Türkiye'de tam anlamıyla bir yeraltı edebiyatı var mı yok mu bunun tartışmasını edebiyatçılar yapsın... Ama bana "Yeraltında en varoş hayatlara kim iniyor?" diye sorsanız, herhalde aklıma ilk Metin Kaçan ve onun ölümsüz eseri 'Ağır Roman' gelirdi. İkinci kitap da 'Ağır Roman 2' olurdu.
"Böyle bir kitap yok" mu diyorsunuz? Yanılıyorsunuz; var ama Haliç'in dibinde duruyor.
HALININ ALTINDA
Kaçan, Yeni Harman'ın son sayısında Kadir Sarıkaya imzasıyla yayınlanan röportajda bakın ne demiş:
"Öncelikle bir roman yazmak gibi basit bir düşüncem yoktu. Çünkü daha önce 'Büyük Yarış', 'Kibrit Kutusunda Cinayet', 'Kumarbazlar Şahı' ve 'Tanrıların Tanrısı' adlı kitapları yazıp semtte arkadaşlarıma dağıtmıştım. Sonra yazı yazmaktan manyakçasına bir keyif alınca ve içinde yaşadığım kültürün yavaş yavaş yok olduğunu görünce oturup o hayatı bir şekilde yazıyla sabitlemek istedim. Dönüp tam da bugünlerde okumak için.
Halının altında da Ağır Roman'ın bir yarısından fazlası duruyor. Neredeyse ikinci cildi diyebileceğimiz bir yarısını sobada yaktım. Çünkü toplum o metni okumaya hiçbir zaman hazır olmayacak. Küllerini ise Haliç'e bıraktım."