Eğitimde 4+4+4 sisteminin, toplumun genelini kapsayan sağduyulu bir tartışma ortamıyla şekillendirilmesi halinde; Türkiye'nin geleceğini kurtarabileceğine inandığımı daha önce yazmıştım.
Çünkü bu sistemin en önemli özelliği; eğer başarıyla uygulanırsa, meslek liselerini yeniden canlandırıp düz liselerin cahil işsizler ordusu yetiştirmesinin önüne geçecek olması.
KONDA'nın da yaptığı son araştırmada, toplumun yüzde 80'inin mesleğinin olmadığının ortaya çıktığını da belirtmiştim.
Oysa Almanya'da gençler 16 yaşında çalışma sistemine yavaş yavaş dahil oluyor.
Bizde ise eğitim sistemi hastalıklı, tıpkı bir kanser hücresi gibi sürekli sınav üretiyor. Çoğumuz onlarca sınavdan geçip mesleğini işe başladıktan sonra öğrenmiyor mu?
Gelelim, 4+4+4'te gözden kaçan, tartışılması gerektiğine inandığım noktaya...
Şimdi yeni sisteme göre ilk dört yılın ardından bazı dersler seçmeli alınacak. Yani çocuk; resim, müzik, spor vs. hangi dalda yeteneği varsa o alanlarda seçmeli dersler alabilecek.
Bu seçmeli modelde Kuran-ı Kerim ve Arapça dersleri de var. Deniliyor ki, "Çocuk isterse bu iki dersi de seçmeli olarak alabilir." Alsın, herkes istediği dini öğrensin ama ya istemezse; o zaman ne olacak?
ORUÇ TARTIŞMASI GİBİ
Diyelim ki bir aile, çocuğunun o yaşta din eğitimi almasını istemiyor. O çocuk, Kuran-ı Kerim ve Arapça eğitimi alan arkadaşları tarafından dışlanır mı? Hatta dinsiz ilan edilir mi?
Ya da müdürü ve öğretmenlerinden duygusal baskı görür mü?
Dolaylı yoldan "Bak bu dersleri al, yoksa sınıfı geçemezsin" denir mi?
Tıpkı oruç tutup, tutmamaya benziyor değil mi? Hâlâ Anadolu'nun bazı yerlerinde koca koca insanlar oruç tartışması yüzünden birbirine giriyor. Bu tarz kapışmalar çocuklar arasında da yaşanır mı?
KUTUPLAŞMA ARTAR MI?
Ya da okuluna göre mi muamele olacak?
Tam tersini düşünelim; Nişantaşı'ndaki bir okulda Arapça seçmeli ders alan bir çocuğu, arkadaşları hatta öğretmenleri dışlar mı?
Ya da bir Ermeni çocuğu elinde Hrant Dink'in kitabı, kendi dini eğitimini almaya gittiğinde bazı arkadaşları ona "Akıllı ol!" der mi?
Bir Kürt çocuk, Yozgat'taki en milliyetçi çevrede bulunan bir ilkokulda gönül rahatlığıyla Kürtçe eğitim alabilecek mi?
Türkiye'de laik-anti laik kutuplaşma, etnik ayrışma ilkokullara kadar iner mi?
Ya da tüm bu sorular abartılı mı?
Kutuplaşma azaldı, Türkiye değişti mi?
O kadar haber kanalı, siyaset yazarı var...
Bu soruları neden tartışmıyoruz?