Bu satırları yazdığım sırada Türkiye-ABD finali oynanmamıştı... Belki de bugün bütün gazetelerin manşetleri Türkiye'nin şampiyonluğunu kutluyor olacak! Tüm Türkiye zafer sarhoşuyken bayağı riskli bir başlık attığımın da farkındayım. Eminim bazılarınız bana leblebi gibi üçlük atan Milos Teodosic kadar gıcık oldunuz! Ama yiğidi öldür hakkını yeme! Sırbistan maçı kazansaydı, kimse "Niye kazandılar?" diyemezdi. Adamlara karşı doğru dürüst kaç set hücumu yapabildik? Sırbistan bir basketbol ekolü. Dün izlediğiniz Sırp gençler, en az 10 sene dünya basketboluna ambargo koyacaklar. Tarihte Sırp ekolünden, Teodosic (adam az daha bizi tek başına yenecekti) gibi birçok yıldız yetişti. Yanlış anlaşılmasın başarımıza çamur atmıyorum, bileğimizin hakkıyla finale geldik. Belki de şampiyon olacağız. Ama bu başarıdaki en büyük payın hırsımız, inancımız ve seyirci faktörü olduğunu unutmayalım. Bu başarının kalıcı olabilmesi için bazı gerçekleri kabul etmemiz gerekiyor. (Futbolda dünya üçüncüsü olduğumuz günleri hatırlayın, şimdi elemeleri bile geçemiyoruz) NBA yıldızlarının katılmadığı bir turnuva düzenlendi. Türkiye, dişine göre bir rakiple ancak yarı finalde karşılaştı. Şimdi yapmamız gereken basketboldaki bu büyük başarıyı kalıcı kılmak. Türkiye'deki basketbol ligini Naumoski'li günlerdeki gibi tekrar popüler hale getirmeliyiz.