Kabul! Spor konusunda iddialı, azimli, istikrarlı tiplerden değilim. İçimde diyelim bir spor salonundan çıkmayan Ebru Şallı, bir tenis gurusu Hülya Avşar ya da her sabah hocasıyla çalışan Ajda Pekkan ruhu yok! Bendeniz dönemsel sporculardanım. Göbek çok mu çıktı, yaz kapıya mı dayandı; hemen spora koşarım. Üç vakte kalmaz dersleri asmaya başlarım.
GÜLŞEN KAÇMIŞ!
Şimdi de Power Plate'e dadandım, dadanmaz olaydım. Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi valla. Dediler; "Günde 20 dakika yeter!" Dedim; "Ne var onda!" Ne yokmuş ki... Power Plate stüdyosuna gittim, kapıda şarkıcı Gülşen. Haftada 4-5 geliyormuş. Pek de fit gözüküyor, darısı başıma. Kapı açıldı hoca çıktı. Oh hoca da pek şirin bir abla. Daldım içeri. Şimdi bu Power Plate; altı yuvarlak üstünde kolları olan bir alet. Üzerine çıkıyorsun, hoca düğmeye basıyor, alet Azer Bülbül gibi titremeye başlıyor. Sen de hocanın buyurduğu çömelme, bacak kaldırma-indirme, mekik çekme hareketlerini yapıyorsun. Tabii kolaysa yap! Bugüne kadar stepti, aerobikti, koşu bandıydı, bisikletti, yüzmeydi, pilatesti bulaşmadığım spor kalmadı ben böyle bir işkence görmedim. Hocaya 20 dakika boyunca bağırıyorum "Allahsız mısınız hocam!", "Bir nefes alayım ya!", "Ölüyorum! Ö-lü-yo-rum" Kadında tık yok. Melek yüzlü şeytan dedikleri bu herhalde! Duyduğuma göre bir gün Gülşen dersten koşarak kaçmış! Eskiden mis gibi günde bir saat yürüyüşten başka şey önermezlerdi... Eee biz kaşındık. Her çıkan spor çeşidine merak saldık, güzelliğe kafayı taktık. Başımıza gelecek budur tabii. Allah sonumuzu hayır etsin.