Yine Altın Portakal, yine kavga dövüş! Bu işin cılkı çıktı artık. Hayır bundan sonra kim, niye filmini bu yarışmaya soksun ki? Şunu hep birlikte anlamış bulunuyoruz: Altın Portakal jürisi kime ödül verirse versin, illaki bir veya birkaç sinema meslek grubu derneğine yaranamayacak! Birileri mutlaka törene gitmeyerek, filmlerini yarışmaya sokmayarak, ne bileyim ödülü almayarak durumu protesto edecek! Ya ödülleri hak eden eser ve kişilere verilmediği iddia edilecek ya da yarışmaya katılma kurallarının adil olmadığı...Hiçbiri tutmazsa "Bu ne biçim tören, taşra düğünü gibi" diyecekler. Olmadı mı? Sanatçıların kıyafeti yeterince abiye bulunmayacak. Yıllardır böyle değil mi? Altın Portakal süper bir organizasyondur, şahanedir, adildir, şimdiye kadar muhteşem ödül kararları vermiştir, demiyorum. Ama böyle bir alışkanlık vardır bizde. Karar merciine saygı duyup, kararını kabul etmek yerine itiraz etmek, dedikodusunu yapmak, olmadı bir araya gelip protesto etmek. Belki demokrasi 'fikrini' Batı Avrupa ülkelerinden, özellikle Fransa'dan aldığımız için böyle... Paris'e gidenler bilir. Mutlu mutlu tatile gidersin, şak havaalanında bavullar yok! Neden? Havaalanı çalışanları öğle tatillerini kısa bulmuşlar, grev yapıyorlar. E iyi. Şehre gidersin. Metro çalışmıyor. Niye? İşçiler yeni zammı düşük bulmuşlar, protesto ediyorlar! Peki. Sokaklarda dolaşırsın, her caddede bir gösteri, bir şey. Neyi protesto ediyorlar? Bunlar dünyadaki açlığı, şunlar maliye bakanını, aşağı sokaktakiler de gravyer üreticilerine yapılan haksızlıkları! Bizde de Altın Portakal'a kıl herkes! Oscar'ları protesto eden var mı? Tom Cruise, Angelina Jolie, Eddie Murphy bir araya gelmiş mesela, Los Angeles'ta dernek kurmuşlar. Diyorlar ki, "O Oscar'larda ne ayak oyunları ne ahbap çavuş ilişkileri döndüğünü biz biliyoruz! Törene katılmayacağız, akademiyi protesto edeceğiz! Hatta kendi alternatif akademimizi kuracağız." Öte yandan Julia Roberts, Brad Pitt falan başka bir dernek kurmuşlar, onlar da basın toplantısı yapıyorlar: "Sanatçı kardeşlerimiz, Tom'un başını çektiği birtakım kendini bilmez, kendini sinemacı zanneden hükümet yalakası arkadaşlara kapılmayınız! Onların derneği dernek değil, asıl dernek bizim dernek!" Sonra Julia, Brad, eş durumundan tabii ki Jennifer Aniston falan, kol kola girip, tabii İstiklal Caddesi'nde değil de mesela Rodeo Drive'de akademiyi protesto yürüyüşü yapıyorlar. Sonra da Gucci'nin olduğu meydana çıkıp, bildiri okuyorlar! Fakat meydanda iki grup karşı karşıya geliyor ve arbede çıkıyor. Tom, Brad'in yakasından tutmuş bağırıyor: "Amerikan sinemasını sana bırakmam laan, ben 25 yıldır bu piyasanın adamıyım, beni kime sorsan tanııır!" Brad, kendisini "Dur Brad, asabi olma, Allahını seviyorsan" diye tutmaya çalışan Jennifer Aniston'ı itip, Tom'a kafa atıyor! Atarken de "Benim adım Brad Pitt'se, sana bu Los Angeles'ta bir daha film çevirttirmem üleen! Aç defterleri, devlet desteklerini ne yaptınız bir bir açıklaaa! Özel jetini hangi paralarla aldııın, Penelope'yle oturduğun evin taksidi kimin cebinden çıktı, Amerikalılar öğrensin bunları" diye bağırıyor. Neyse ki, araya Robert De Niro, Al Pacino falan giriyor ağabey olarak! Al Pacino onlara reddedemeyecekleri bir teklif yapıyor: "Gençler lütfen, biz birbirimizi biliriz! Şurada zaten sen ben bizim oğlan, didişmeyelim, birleşelim." Ancak küslük sürüyor ve Akademi Ödülleri gecesi rezalet geçiyor. Hiçbir grup törene katılmıyor, kapıda protesto, dedikodu gırla! Ben daha ne diyeyim ki? Peki, son cümle: Bunlardan bağımsız olarak, Yazı Tura nefis bir film, bir yönetmenlik ve oyunculuk harikasıdır. Her türlü ödülü hak etmektedir. Gidin, görün. Ödüller palavradır, sanat sonsuza dek kalır.