Doğuyoruz, büyüyoruz, genç oluyoruz; ihtiyarlıyoruz. Çoğaldıktan sonra hepimiz yavaş yavaş eksiliyoruz. Doğanın kuralı bu. Ama eksilirken hayattan; geçmişte biriktirdiklerinizden kalıyorsa bir avuç bize, ne mutlu...
DEĞİŞMEZ KURAL
Bir zamanlar şöhretiyle Maksim gazinosunu titreten Behiye Aksoy'un bir huzurevinde çekilmiş fotoğrafına bakarken çok üzüldüm. Arkadaşlardan biri; "Şov dünyasının kuralı bu mu? Herkes böyle yalnızlığa mahkum mu olmalı?" diye sordu. Tabii böyle bir kural yok... Ama bize tuhaf gelen, içimizi acıtan; onca alkışlı kalabalıktan sonra böyle bir sessizliğe düşmek... İnsan kalabalıkken, hiç olmazmış, başına hiç gelmezmiş gibi düşünüyor. Maksim günlerini yıllar önce Gönül Yazar'dan dinlemiştim; ne savaşlar, ne kavgalar, neler neler... Bugün de aynı kavgalar yaşanıyor, aynı hırslar insanları ayakta tutuyor. Ama kimse yalnızlığı 'şimdilik' düşünmüyor. Behiye Aksoy'un durumunu okuyan ve duyan pek çok ünlü üzüldü, "vah vah" dedi. Ama merak ediyorum; kimse ziyaret etti mi?