Deniz Seki'nin şarkılarını dinleyince bütün duygularını çözersiniz. Acısı, mutluluğu, sevinci, neşesi, keyfi, kederi şarkılara akar. Hiç saklamadan, kendini anlatır şarkılarında. 9 Şubat'ta çıkacak yeni albümüne 'Sözyaşlarım' adını vermiş. Bu ismi duyduğumda "Bundan daha iyi ne olabilirdi ki!" dedim, yaşadığı onca şeyi hatırlayınca. Sahiden de bütün şarkılarda sözler akmış içinden. (Öncesinde gözyaşı olan sözler.) O sözler kimi yerde gözyaşı olmuş, kimi yerde hüzün. Kimi yerde gurur olmuş, kimi yerde yorgun. Sözler Deniz'den çıkmış, Deniz'i anlatmış. Ama 'Sözyaşlarım'ı gelin en başından anlatayım.
ÇOK HEYECANLI
Maslak Sheraton'un 26'ncı katındaki Qubbe'de buluştuk. Önce sımsıkı sarıldık birbirimize. Arada yaşanan onca olaydan sonra konuşacak ne çok şey var, ama şimdi zamanı değil. ("Seninle bir röportaj yaparız, o zaman anlatırım" dedi. O kadar çok anlatılmayan şey var ki.) Deniz yine benim bıraktığım yerdeki Deniz. (Aradaki dönemi saymıyorum.) Hemen fotoğrafları gösterdi. Nihat Odabaşı çekmiş siyah güllerle... "Dinleyelim mi şarkıları?" dedi. Aceleci, heyecanlı, kıpır kıpır. Haklı da... Albüm kapağına baktım; bakın ne yazmış; "Bütün sözlerim bunlar benim, canımı çok acıtan ve çok derin, Bütün sözlerim yıllar, Bütün sözlerim yollar benim. Aktı aktı da, sözyaşlarıma taştı söylediklerim..." "Eee, bundan da bir şarkı olurdu" dedim gülerek... Ve 10 şarkılık albümü dinlemeye başladık... İlk şarkı; 'Suya Hapsettim.'
Ne aşk ne de itiraf var Ne adres ne boş sokaklar Sormadan bulamadım Belki de ben yolumu kaybettim Okusam da söyleyemem adını Çünkü ben seni suya hapsettim... Deniz'in şarkılarını baştan sona okuyunca, anlattığı hikayenin peşine takılıp gidiyorsunuz. Malum kişinin adını hiç anmadan şarkıları dinlemeye devam ediyoruz. Kulağım şarkılarda gözlerim Deniz'de. Onu izliyorum. Titriyor. Gözleri kapalı. Her şarkı içinde yeniden, yeniden yazılıyor. Bittiğinde kollarını gösteriyor; "Tüylerim diken diken oluyor, elimde değil" diyor. Kendimi hüzünlü anlarda buluyorum ben de nedense. O günler, yaşananlar bitse de, gitse de, tüm hesaplaşmalar tamam olsa da; şarkılar hâlâ yakıyor içini. Oysa karşımdaki yeni bir Deniz. "Bitti" bile demiş bir şarkıda. Bu şarkıyı kalbine yazmış;
Bitti bu defa bitti Canım kalbimsin sen bu şarkım senindir Tabii kabul edersen ve bana güvenirsen Bir daha hiç kimseler kıramaz bizi. Söz bitti...
"BEN YORGUNDUM"
Deniz yeniden özgürlüğüne kucak açtığında, hemen bir albüm yapar beklentisi vardı. Çünkü şarkılar zaten hazırdı. "Niye bekledin bunca zaman?" diye sordum ben de doğal olarak. Yanıt beni susturdu: "Çünkü şarkılar da yorgundu, ben de... Zamana ihtiyacımız vardı. Hüzünle dinlediğim şarkıları şimdi tebessümle dinliyorum." Albümde 10 şarkı var. Her söz insanı etkiliyor. Hem de çok etkiliyor. Bu arada Kelebek'in köşe yazarı, gazeteci arkadaşımız Onur Baştürk de Deniz'e bir şarkı vermiş: Adı 'Soysuz Şövalyeler.' Diyor ki;
Ey Deniz, dalgalı deniz. Uzağında olsun temennim budur, kara bulutlar soysuz şövalyeler... (Aynen öyle!) Bir aşk kadını Deniz Seki; aşk olmadan yaşar mı, yazabilir mi merak ediyorum. Ama "Aşkın boşluğunu ne doldurur?" soruma hiç düşünmeden "Müzik" yanıtını verdi. Aşk mı? Belki yeniden olur, yaşanır ama belli ki çok sonra... Ama şimdilik uzaklarda... Şarkılarını ona bırakıp ayrıldım yanından. Hiç kimse yaşadıklarını bir kayıt düğmesine basıp silemez. Ama etkisi azalır. Deniz'in "Şarkılar da ben de yorgunduk" sözünü tüm albümü dinledikten sonra daha iyi anladım. Şimdi? Deniz kendine doğru yol almış. Çok da güzel olmuş. Ben Deniz'i özlemiştim. Hayata gönderdiği sözlerini de...