Ahlaksız tekliflerle başladık, şimdi bekaret tartışması ile devam ediyoruz. Nerede mi? Tabii ki stüdyodaki konuklarının tamamının artık hemen her konuda uzman (!) olduğu o meşhur kadın programlarında. Programa konuk olan Berdan Mardini, evleneceği insanın bekaretinin önemli olduğunu söyledi, kadınların kimi taraf oldu, kimi karşı çıktı. Sonra biri çıkıp en şahane soruyu sordu; "Peki siz bakir misiniz?" dedi. Gördüğünüz gibi RTÜK'ün üç beş kişiye yasak getirmesi sorunu çözmüyor. Çünkü televizyonda herkes konuşuyor. Stüdyodaki konuklar canlı bomba gibi. Biri her an bir şey patlatabilir. "Siz bakir misiniz?" sorusunda olduğu gibi. Mardini ne diyeceğini şaşırdı. Toparlamaya çalıştı ama toparlayamadı da... Oysa Berdan'ın söylediklerini yadırgamamak lazım. Toplumun gerçeği bu. Nitekim onun bugün söylediklerini dün de şov dünyasından başkaları söylemişti. Zaman değişiyor ama gerçek değişmiyor. Bekarlıkta her türlü ilişkiyi yaşayanlar iş evliliğe gelince temiz bir kadın, temiz bir aşk istiyor. Ne diyorlar? "Ellenmemiş, bozulmamış, ruhu ve bedeni temiz kalmış kadınlar istiyoruz." Nedense evliliğe gelince kriterler değişiyor. Arkadaşının ayrıldığı insanla birlikte olan, bir kız için sıranın kendisine gelmesini bekleyen, sabah uyandıklarında yanındaki kadını hatırlamayan, sabahları kendi bedenlerinden kendi yataklarından nefret ettiklerini söyleyen erkeklerin evlilik kriterleri; aslında kendi ruhlarını ve bedenlerini her türlü pislikten, kirden arındırma çabası olarak nitelendirilebilir. Her erkek evlendiğinde tıpkı şairin dediği gibi evlendiği kadına şunu söylemek ister; "Ben sende bütün aşklarımı temize çektim..." Peki kadınlar? Kadınlar acaba evlenirken her türlü şeyi yaşamış, deyim yerindeyse feleğin çemberinden geçmiş bir erkeği ister mi? Bir ortama girdiğinde kocasının eski aşklarıyla karşılaştığında ne hisseder? Erkekler kendilerini düşündükleri kadar biraz da kadınları düşünseler, nasıl olur dersiniz?