Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Rafet ile Tuğba'ya tedbir konulsun!

Önceleri üzülüyordum, artık sıkılıyorum ve birileri bu durumu değiştiremez mi diye merak ediyorum. Örneğin aileden bir büyük, bir arkadaş... Biri bir büyüklük yapamaz mı yani? Biri ortaya çıkıp da, "Gelin bakalım buraya. Ne yapıyorsunuz siz? Hadi kendinizden vazgeçtiniz tamam ama bu çocuklardan vazgeçmek bu kadar kolay mı?" diye sorsa. Bu ucuzluk, bu pespayelik bitse. Bu bir rüya olsa ve sona erse. O çocuklar gülse, mutlu olabilse... Çok mu zor? Rafet El Roman ile Tuğba Altıntop'un bitmek bilmeyen savaşları içinde o çocukları düşündükleri yok. Artık inanmıyorum, ikisine de inanmıyorum! İki küçük kızın geleceği için, iki küçük kızın sevgi dolu ortamlarda büyümesi için çaba sarf ettiklerine inanmıyorum. Çocuklarının ruh sağlığını düşündüğünü söyleyen, onları iyi bir ortamda yetiştirmek için çabaladığını söyleyen adam çıkıp diyor ki; çocuklarımın annesi evliyken beni bir adamla aldattı... İğrenç... Ne oluyor bunu söyleyince? Hafifliyor mu insan? Ya da çocuklara sahip olma konusunda bir adım öne geçtiğini düşünüp şişinerek gülümsüyor mu? Rafet ile Tuğba birbirlerinden nefret edebilirler, birbirlerini yok etmek isteyebilirler ama söyledikleri her sözün, birbirlerinde açtıkları yer yaranın o miniklerin yüreklerini de acıtacağını hiç hesaba katmadan konuşuyorlar. Konuştukça batıyorlar. Bu çocuklar hızla büyüyor. Belki dün anne ve baba kavgalarını anlamıyorlardı ama artık anlamamaları mümkün mü? Bu çocuklar biraz daha büyüyünce, iğrenç sözcüklerle ve suçlamalarla hayata yazılan o açıklamaları okumayacaklar mı? Okudukça anne ve babalarını suçlamayacaklar mı? Anne ya da babalarının karşılarına geçip, "Siz ne yaptınız?" diye sormayacaklar mı? Babalarına "Sen annem için bunu bunu söylemişsin. Niçin böyle bir açıklama yapma ihtiyacı hissettin?" demeyecekler mi? Rafet, eski eşi hakkında hayata savurduğu lafları yarın öbür gün kızlarının yüzüne karşı da söyleyebilecek mi? Bu çocuklara sahip olma savaşı bence artık iğrenç bir oyuna dönüştü. Bunu hangi mahkeme yapar bilmiyorum ama şu Rafet ile Tuğba'ya da bir tedbir konulsa, hani şöyle bir süre ortadan yok olsalar. Hiç konuşamasalar, konuşamasalar, hiç acıtamasalar. O çocukları da hiç ağlatmasalar... Biz de bir hayatı bu kadar derinlemesine öğrenmek zorunda kalmasak...

ÖZEL HAYAT NEREDE?
"Gizemli yanı olmayana duyulan hayranlık hayranlık değildir" demiş De Gaulle... "İnsan tanıdığı şeye pek az saygı gösterir." Merak ediyorum; kitlelere ulaşmak için şarkılar yapan, bu şarkıları albümlerde toplayan, sesini duyurmak için konserlere çıkan, klipler çeken Rafet, kendini bu denli ortalara attıktan sonra acaba hayranları için ne ifade ediyor? Bu kadar ortalarda olan, karşı tarafı aşağılamaya çalışırken kendini bu kadar ucuz sözcüklerle ortaya koyan Rafet El Roman'a bir saygı duyuluyor mu? Danimarkalı gazeteci Suzanne Brogger'ın 'Bizi Aşktan Koru' kitabını okurken 'Özel Hayat Kaldırılsın' başlıklı bölüm ilgimi çekti, konumuzla ilgili olduğu için de sizlerle paylaşmak istedim... Özel hayat düşkünlüğümüzün aslında ne ölçüde içten olduğu da su götürür. Paspaslarımızı kendimiz silkelemek, kapılarımızı kendi ellerimizle sürgülemek istiyorsak bir sakıncası yoktur kuşkusuz. Ancak sürgüyü sürmekle neyi dışarıda bıraktığımızı, kendimizi nereye kilitlediğimizi de sormak yerinde olur. Rafet ya da Tuğba'nın artık 'Bu bizim özel hayatımız' deme şansları kalmamıştır. Çünkü her şeyi kapının dışında bırakmışlardır. Gerçi Rafet artık konuşmayacağını söylemiş. İnşallah. Ama bugüne kadar konuştukları unutulacak mı? Mümkün mü?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA