D Smart ile Sinema TV arasında son günlerde medya üzerinden müthiş bir savaş yaşanıyor.
D Smart'ın kanalları arasından SinemaTV'yi çıkartması ve yerine yeni sinema kanalları koyması, SinemaTV'nin büyük tepkisine neden oldu. Kanal, izleyicinin fikri alınmadan böyle bir uygulamaya girişilmesine ve mevcut sözleşmelerin tek taraflı olarak feshedilmesine tam sayfa gazete ilanlarıyla tepki gösterdi. D Smart ise sözleşmenin 31 Aralık 2013'te sona erdiğini, sözleşmeyi yenileyip yenilememe kararının ise kendi inisiyatiflerinde olduğunu açıklayarak, izleyicilerine daha kaliteli filmler sunmak üzere yeni kanallar oluşturduklarını ifade etti.
Konu yargıya intikal ettiği için üzerinde fazla yorum yapmak hatalı olur. Ama ben burada öncelikli 'taraf' olması gereken 'seyircinin' ihmal edildiği düşüncesindeyim. Zaten televizyon sektöründe en önemli obje olmasına rağmen, akla en son gelen 'seyircinin' haklarıdır.
En az dört kez yazdım, yazmaya da devam edeceğim. Günde 5.5 saat televizyon izlenen, evin reisinin 'televizyon' olduğu bir ülkede seyirci haklarını koruyacak bir sivil toplum inisiyatifi oluşturmak şart. Uzun reklam kuşaklarına, üç günde biten dizilere, dini hassasiyetleri ve cinselliği fütursuzca kullanan yapımlara ve taraflı haberciliğe dur diyecek, yaptırım uygulanmasını sağlayacak en büyük güç, seyircinin ta kendisidir. Hele ki kurulacak bir Televizyon İzleyicileri Derneği, 3.5 milyar dolarlık reklam pastasının bölünmesine yön verecek kadar 'etkin' bir kimlik kazanırsa, kimse 'sözünden' çıkmayacaktır.