Bu ülkede sadece 'futbol' konuşmaya imkan yok. Çünkü 'gündem' buna asla izin vermiyor. Ya şike konuşacağız, ya doping, ya terör... Gerisi ayrıntı...
Bu hafta herkes futbol konuşmaya niyetliydi, yine olmadı. Gündemin ortasına 'Donk' diye bir şey düştü.
Donk, Kasımpaşalı futbolcunun ismi. Beşiktaş maçında sahaya ikinci top girdi. Donk kardeş, maç devam ederken topu eline alıp pazar sepeti gibi taşımaya başladı.
Rakip futbolcu Almeida tam iki kişiyi geçip ceza sahası içinden kaleye şutlayacağı sırada bizim Donk, elindeki topu (Yoksa bombayı mı desek?) Almeida'nın ayağındaki topa doğru fırlatıp 'oyunu' bozdu!
Peki hakem ne yaptı? Donk'a sarı kart gösterip hakem atışıyla maça devam etti.
Futbolu çirkinleştirip gündemi taça çıkarmak için bu da yetmemiş olacak ki, daha sonra sahaya giren bir taraftar Beşiktaşlı Fernandez'i tekmeyle devirdi.
Öfkeli taraftara aynı şiddetteki tekmelerle anında 'cezayı' kesen Almeida ve Motta, kırmızı kartla oyun dışında kaldı.
MAĞARA DEVRİNE DÖNÜŞ
İkinci olayı tartışmaya bile gerek yok.
Seyircinin sahaya girmesi bizim futbolumuzda maç önü seremonisi gibi bir 'rutin' haline geldi. Ne yapsak, ne etsek önleyemiyoruz. Sanırım eskisi gibi saha ile tribünü birbirinden ayıran dört metre yüksekliğindeki tel örgülere, yani 'mağara devrine' geri döneceğiz!
Diğer olayın ise futbol literatüründe izahı bile yok, çünkü daha önce yaşanmamış... Bu nedenle verilecek ceza, takınılacak tutum; bundan sonrası için 'içtihat' (örnek karar) yerine geçecekti. Hakem, Futbol Müsabakaları Talimatı'nı 'aynen' uyguladı. Burada bir kusur yok. Kusur, hakemin 'sadece kurallara' uygun davranmasında... Ne demek istediğimi merak edenler, geçen hafta çarşamba günü bu köşenin manşetinde yer alan 'Helal sana Hakime Hanım' yazısını bir kez daha okusunlar. Orada kanser hastası kredi borçlusunu affedip borcunu sildiren bir kadın hakimi yazmıştım. Arzu Canikoğlu, sadece kanunlarla yetinmeyip en hassas ağırlık olan 'vicdanı' da adalet terazisinin kefesine koyduğu için onu ayakta alkışlamıştım.
KARPUZ KABUĞU DÜŞÜRMEK...
Maçın hakeminden de tıpkı Hakime Hanım gibi davranmasını isterdim.
Donk'un sahadaki ikinci topu dışarı atmak için önünde en az sekiz saniyesi vardı, yapmadı. O topu 'silah' olarak kullanıp adeta Almeida'nın ayağına ateş etti, futbolu mecazi anlamda kana buladı.
Kurallar ne derse desin, futbolu bu denli çirkinleştirip kirleten ve elini, rakip futbolcunun cebine sokarak 'ekmeğini çalan' birine sadece sarı kart gösterip oyunu da hakem atışıyla başlatmak ceza değil, ödül olur.
Şimdi bir golü önlemenin en 'ucuz' yöntemini keşfeden kötü niyetli futbolcuların yarın en kritik gol pozisyonunda aynı yönteme başvurmayacaklarını kim garanti edecek?
Çocukları futbolun sadece bir 'oyun' olduğuna kim, nasıl inandıracak?
İşte bu, ne yazık ki ne hakem Barış Şimşek'in, ne de Türkiye'de güvenilir hakem yorumcusu kalmadığı için(!) ta Almanya'dan transfer edilen Maraton programının kethüdası Markus Merk'in kafasına 'Donk' etti!