Orman vasfını yitirmiş arazilerin satılması, '2B' denilen bir kanun maddesi ile esasa bağlandı. Ama zaman zaman bu uygulamanın nasıl suistimal edildiğine dair haberler sayfalara, bültenlere düşüyor. Çünkü bizim en büyük yeteneğimiz, kanun maddeleri arasında kara delikler bulup oradan menfaat süzmek.
Ormanlarımızı tehdit eden başka tehlikeler de var. Mangal yapmak, çöp ve kimyasal atık dökmek, üzerinden yüksek gerilim hatları geçirmek, orta yerine hidroelektrik santralleri dikmek hatta ağaçları kökleyip, siyanürle altın aramak gibi...
Osmanlı döneminde ormanlarla ilgili en büyük tehlike ise 'ormanın ortasından şehzade geçirmek'miş... Muhteşem Yüzyıl'da izlediğim kadarıyla, bir şehzadenin yolu ne zaman bir ormana düşse, orada bir hatuna tutuluveriyor. Ondan sonra da türlü entrika içinde ayıkla pirincin taşını... Ben aynı durumu üçe kadar saymıştım. Sonuncusunda bu kez Şehzade Selim, Manisa ormanlarında bir Rum hatuna (üstelik evli) ruhunu teslim etti. Keşke vakti zamanında duruma uyansalarmış da; orman içlerine, üzerinde 'Ateş ve şehzade ile yaklaşmayın' yazılı uyarı tabelaları koysalarmış!