İyi ki Sunay Akın'ın Hayat Deyince'si SKY Türk360'da sezona başladı da; dizi filmlerin o sıkıcı, sözde 'öykü'lerinden kurtuldum. Programına elinde oyuncak bir sokak lambasıyla başlayan Sunay anlattı:
Edebiyat ve tiyatro sevdalısı üniversite öğrencisi bir adam, çalışmak zorundadır. İETT'de müdür olan yazar Orhan Hançerlioğlu'nun kapısını çalarak iş ister. Hançerlioğlu, bu genç adamı geri çevirmez ve Bebek sahil yolundaki sokak lambalarının kontrol edilmesi işini verir. Genç adam, her gece sahil boyunca Bebek'e yürümekte ve yanmayan lambaları rapor etmektedir.
Bir gece, İnşirah Yokuşu'nun başındaki lambanın kırık olduğunu görür ve raporuna yazar. Ertesi gece lambanın yandığını görünce görevini yapmış olmanın mutluluğunu yaşar.
Fakat, bir gece sonra lamba yine kırılmıştır. Tekrar rapor eder. Bir gece sonra yeni lamba takılmış olsa da, ertesi gün lambanın tekrar kırıldığını görür. Etrafı araştırdığında, sokak lambasının çalılıklar arasında buluşan sevgililer tarafından kırıldığını öğrenir.
Genç adam görev sorumluluğu bilinciyle kırılan lambayı rapor eder ve kazanan taraf olur. Sokak lambası artık her gece yanmaktadır. Pes eden sevgililer ise artık başka bir köşede buluşmaktadır.
Ne var ki, genç adamın gönlüne de aşk ateşi düşmüştür. Her gece aşık olduğu kızın özlemiyle sokak lambalarını kontrol ederken, İnşirah Yokuşu'ndaki lambanın altına geldiğinde dayanamaz ve eline bir taş alarak atar. Lambayı kıran bu kez kendisidir!
Ve o genç adam, Tuncel Kurtiz'den başkası değildir!
Görüyor musunuz öykünün güzelliğini... O büyük usta, ampul kırarak ışıklandırırmış kendi romantizmini...
Toprağına nurlar yağsın...