Geçen haftanın en duygusal sahnesiydi. Kuzey Güney'de Kuzey ile babası Sami'nin 'çilingir' sofrasında birbirlerine adeta kalplerinin 'anahtarını' verdikleri sahne hem yürekleri, hem de sanal âlemi titretti...
Babalar ve oğullar üzerine ne kadar cilt kitap yazılsa, oyun oynansa, film çekilse yetmez...
O özel ilişkiyi anlatmaya ne kelimeler, ne tiratlar, ne film kareleri yeter... Baba-oğul ilişkisi, rekabet ile dayanışmanın, içtenlik ile mesafeli duruşun, egemenlik ile demokrasinin yumak olduğu tarifsiz bir gel-gitler silsilesidir. Kuzey Güney, daha ilk bölümünden bu yana bir baba ile oğulları arasındaki bu girift ilişkiyi anlattı. Hatta ilk bölümlerdeki 'Sami Baba' karakteri, taviz vermez, sert, duygusuz haliyle tepki aldı ama etin tırnaktan ayrılamadığı gibi, Sami de evlatlarına kayıtsız kalamadı.
Nihayet, dizi izleyicilerinin haftalardır özlemle bekledikleri sahne son bölümde gerçekleşti. Kuzey ile Sami, birbirlerine 'döküldüler...' Hem de ne dökülmek...
Yaş olup, izleyicilerin göz pınarlarında biriktiler...
ZIRHLAR SÖKÜLÜNCE...
Babalar, anneler gibi değildir.
Duygularını açıkça ifade etmek, pek çok baba için 'zayıflık' olarak değerlendirilir.
Oğullar da zaman zaman bu görünmez kalkana çarpıp örselenince, aynı tavrı geliştirir ama öyle bir an gelir ki, gerçek duygular tüm zırhlarından soyunuverir. Kimi baba-oğul, tıpkı Kuzey ile Sami gibi bu 'koşulsuz, karşılıksız, katıksız duygu beyanını' yaşamıştır. Kimi, bu an için öte dünyayı bekler...