Ertesi gün uyanıp da, kayıtlardan tekrar izlemesem, akşam ekranda gördüğüm şeyin rüya olduğunu sanacaktım. Değilmiş...
Perşembe akşamı saat 21.00 suları... Flash TV'de başlayan programın ismi Rengarenk ama stüdyo ışıkları karartılmış...
Işıklar yeniden açıldığında önüme demir parmaklıklar çıkıyor. Resmen bir cezaevi koğuşunu 'dikizler' gibiyim... Ranzalar, soba, çay ocağı, tespih çeken mahkumlar... Derken gardiyan demir kapıyı açıyor. Koğuşa ellerinde mikrofonla iki şarkıcı giriyor. Başlıyorlar şarkılarını, türkülerini söylemeye... Ne bir anons, ne bir açıklama... Şarkılar bitince gardiyan, sanatçıları kollarından tutup, dışarı çıkartıyor, içeriye yenilerini alıyor. Ne olup bittiğini anlamama imkan yok.
Dedim ya, bunun bir kabus olduğunu düşünüyorum...
Finalde beklediğim şarkı geliyor: Aldırma Gönül... Parmaklıkların ardındaki şarkıcı/sunucu, sert bakışlı gardiyan tarafından demir kapının ardına tıkılmadan önce dönüp izleyicilere sesleniyor: "Ne olur mektuplarınızı ihmal etmeyin, yazın bize..."
Ekranların 'vur patlasın çal oynasın' kanalı Flash TV'nin, eğlence programlarına tema bulmak konusunda pek yaratıcı olduğunu bilirdim de, bu kadarını ben bile hayal edemezdim doğrusu...
Amacı hâlâ pek anlamış değilim. Kader mahkumları konusunda empati yapmamızı sağlamaya mı çalıştılar, onlara bir hediye mi vermek istediler, yoksa mahkum yakınlarından ciddi bir reyting beklentileri mi var, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa o da bu görüntülerin Türk televizyon tarihine geçtiğidir...