Bugün yine söz izleyicinin. Okurumuz Macit Ayar benim de bu sütunlarda sıkça altını çizdiğim bir konunun üzerinden, çok daha kalın çizgilerle geçmiş. İsyanına hak vermemek elde değil.
"Yüksel Bey merhabalar, birçok izleyicinin de dikkatini çektiğini düşündüğüm, can sıkıcı bir durumdan bahsetmek istiyorum.
20 Eylül günü Ankara'da meydana gelen patlama sonrası, haberlerde ekrana yansıyanlar benim bu yazıyı yazmama neden oldu.
Ülkemizde herhangi bir yerde, herhangi bir sebeple acı bir olay meydana geldiğinde; olay yerinde veya olay sonrasında bizleri bilgilendirmek, haberdar etmek için canlı yayında orada bulunan habercilerin arkasında, kameralara karşı gülen, kahkahalar atan, alaylı sohbetler içinde olan, cep telefonları ile konuşup o anda kendisini izleyen eşine dostuna el sallayan kişilere seslenmek istiyorum:
Hemen arkanızda dumanlar, alevler, çığlıklar, feryatlar yükselirken nasıl bu kadar rahat davranıyorsunuz?
Olayın başınıza gelmemiş olması mı sizi o duruma düşüren, yoksa gelmeyecek yanılgısı mı rahat ettiren?
Biliyor musunuz, o anki halinizin faillerden bir farkı yok. Ha bomba düzeneğini koyan kişi, ha ekranda kahkaha atan kişi...
Ben sizler gibi düşünüp 'Umarım başınıza gelir, bir gün anlarsınız' demeyeceğim. Çünkü 'korkarım, seviyenize düşmekten...' Saygılarımla.