E olacağı buydu... Futbol, futbol olmaktan çıkınca, futbol programlarının zıvanadan çıkması pek normal. Zaten futbolun; futbol olduğu, daha doğrusu bizim öyle zannettiğimiz dönemde de pek matah sayılmazlardı ya neyse. Şike soruşturması da bahaneleri oldu işte...
Efendim; Türkiye, Erman Toroğlu'nun Telegol'deki ruh çağırma seansını konuşuyor. Ben rüya gördüğümü zannettim. Ertesi sabah kalkıp da internet sitelerinde aynı görüntüleri bulunca ikna olabildim.
Kanaltürk ekranlarının altında kocaman bir yazı: "Erman Toroğlu Türk Futbolu'nun ruhuyla istişare ediyor!.."
Hocamız stüdyoya hazırlıklı gelmiş. Önünde bir tas su... Suyun içinde dört büyükleri sembolize eden toplar... Yanında bir ışıklı cam küre... Hoca önce kocaman yeşil gözlükler takıyor. Birinde Euro, diğerinde dolar işareti var. "Bunlarla dört büyüklere bakınca hepsini para olarak görüyorum" filan diyor.
Sonra elini cam küreye koyuyor. Statik elektrikle çalışan küre bir yandan acayip sesler çıkarırken, diğer yandan ışık huzmeleri hocamızın avucunun içinde toplanıyor. O sırada stüdyonun ışıkları karartılıyor. Anlıyoruz ki az önce gördüklerimiz asıl ruh çağırma seansının peşrev faslıymış.
Hoca kocaman bir örtü çıkarıp başına örtüyor. Sonra dumanlar çıkan kaseye eğiliyor. Sanıyoruz ki sinüsleri tıkanmış da, buğu-septil yapacak. Hayır, bir şeyler mırıldanıyor. Arada "Söyle lan ruh, öyle değil mi?" filan diye naralanıyor. Ama gelen ruh, 'ince ruhlu' olmalı ki Hoca'nın sert tutumundan korkup konuşmuyor.
Onun yerine Toroğlu konuşuyor. Ancak, üzerinde örtü olduğu için söylediklerinin yarısını anlıyoruz, yarısını hayal gücümüzle tamamlamaya çalışıyoruz. Belli ki Hoca, mizansen yoluyla hem dört büyüklere, hem Futbol Federasyonu'na, hem de yayıncı kuruluşa çakıyor.
Seans uzadıkça uzuyor. Serhat Ulueren, "Hocam korkuyorum. Size bir şey olacak diye... Artık futbola dönsek mi?" filan diye araya girmeye çalışıyor ama ne mümkün? Toroğlu kendini medyumluğa öyle bir kaptırmış ki, kimseyi duymuyor. Serhat arada kameraya dönüp "Bunlar tamamen bir mizansen. Sizler sakın bunu evde denemeyin" filan diyor.
İlahi Serhat'cığım... Milletin Erman Toroğlu gibi işi gücü yok da, evde Türk Futbolu'nun ruhunu çağıracak, öyle mi? Bu arada Ziya Şengül'ün yüzünde "Bu ne maskaralık?" ifadesi, Gökmen Özdenak çaktırmadan "Fesupanallah" çekiyor.
Görünen o ki, bir süre daha futbol programlarında futbol dışında her şey olacak. Millet futbola ilgisini kaybetti ya, futbol programlarına da ilgisini kaybetmesin diye yorumcu-şovmenlerin sayısı artacak. Zaten şimdiden bazı futbol programları 'orkestralı' hale geldi bile. Sanırım yakında dansöz oynatılan, yorumcuların ellerinde labut çevirip ağızlarından ateş çıkardıkları futbol programlarını da izleyeceğiz hayırlısıyla...