Küçükkuyu'ya her geldiğimde,
Kaz Dağları'nın müthiş doğasına bir kez daha hayran oluyorum. Buraya
'Türkiye'nin oksijen çadırı' demeleri boşuna değil. Sabahları havayı ciğerinize çekmeye doyamıyorsunuz. Oksijen oranı o kadar yüksek ki, zengin yakıt-hava karışımı nedeniyle otomobiliniz bile daha az benzin tüketiyor.
Bu eşsiz havayı sağlayan ise
Kaz Dağları'nın oksijen fabrikası gibi çalışan zengin bitki örtüsü. Öyle ki; bitki çeşitliliği açısından bölge, dünyanın sayılı coğrafyalarından...
Ve su... Toprağı eşeleseniz, su fışkırıyor. Sokaktaki çeşmeye avucunuzu dayayıp gönül rahatlığıyla su içebilmenin keyfini unutmuş biz şehirliler için ne bulunmaz nimet! Her taraf dere, göl, şelale...
Kaz Dağları'na cip safarisine çıkan turist, gördüğü güzelliklerden hipnotize oluyor, günlerce kendine gelemiyor.
Bir sakız ağacının yetişmesi 300 yıl...
Kaz Dağları'nda alası var. Uzaktakilere anlatması zor. İnsan, içinde yaşadıkça anlıyor değerini. Bir zeytin ağacının dalı kırılacak diye ödüm kopuyor.
Peki bu eşsiz coğrafyayı, milli park haline getireceğimize biz ne yapıyoruz? 16 firmaya
Kaz Dağları'nda altın aramaları için yeni ruhsat veriyoruz. Bu şirketlerin arasında çok sayıda yabancı firma da var. Gidip
Yellow Stone'da arasınlar altını sıkıysa... Arayamazlar... Gidip,
İsviçre Alpleri'ne boşaltsınlar siyanürü yiyorsa... Yapamazlar... Çünkü adı üzerinde:
Kaz Dağları,
yolunacak kaz!
Rakamlar ortada... Ruhsat sahipleri öngörülen 34 noktada altın arama işine girişirlerse, 2 buçuk milyar ton kaya ve toprak işlenecek. Yani o güzelliklerin altı üstüne gelecek. 400 bin ton siyanür kullanılacak; ki bu zehrin 20 gramı bir litre suya karıştığında insanı bağırta bağırta öldürüyor. Eğer önlem alınmazsa,
Kaz Dağları'nda 10 milyon ağaç ve 750 bin insanın su kaynağı kirlenecek.
Yapmayın efendiler... Ne olur kıymayın bu güzelliklere... Varsın, kasalarınızda birkaç ton altın eksik olsun. Bu yeşil cennet çöle dönerse, kolunuzdaki altın takılarla hava atacak insan bulamayacaksınız etrafta. Cam şişedeki altın sarısı zeytinyağının ışıltısının, cümle alemin ziynetinden daha değerli ve göz alıcı olduğunu ne zaman anlayacaksınız? Güvenli kasalarınıza altın değil, yokluk ve ölüm kilitlediğinizin ne zaman farkına varacaksınız?
Yeşilyurt Köyü'nün girişinde turistleri küçük bir bez afiş karşılar:
"Kaz Dağları'nın altını zeytindir. Altını oyma!"
Altının değeri yükseldikçe,
insanlığımızın değeri düşmesin. Yoksa, bu ayarı çoktan kaçmış dünyaya, 24 ayar hırslarla
'ayar vermek' simyacılara bile fazla gelir!