Her cumartesi olduğu gibi, bugün söz yine izleyicinin... Köşemize ulaşan izleyici mektupları beni gelecek için umutlandırıyor.
Zira televizyon sektörünün ne istediğini ve izlediğini bilen, talepkâr, seçici ve eleştirmesini bilen izleyiciler sayesinde aşama kaydedeceğine inanıyorum.
Okurumuz
Ela Erdemli de
Huysuz'la Dans Eder misin? ve
İstanbul'un Altınları adlı iki yapımı bir televizyon yazarı titizliğinde eleştirmiş:
"Aslında bir dans tutkunu ve daha önceki bu tür yarışmaları gözünü kırpmadan izlemiş biri olarak, bu sezon da izlemek istediğim, hevesle ekran başına geçtiğim ama çok sıkıldığım yarışma programları oldu.
Star Akademi,
Artiz Mektebi ve
Huysuz'la Dans Eder misin? gibi. Geçen yıllarda aynı formatta yapılmasına rağmen büyük ses getiren bu yarışmaların; bu sene seçicilikte de, izletmekte de baştan savma bir anlayışla ekrana sürüldüğüne inandım artık. Geçen yıllardaki yarışmacıların hepsinin, hâlâ izleyenler tarafından merak edilip takip edildiği göz önüne alınırsa, bu seneki yarışmacı seçimleri son derece etkisiz.
Star ışığı olmayan, sizde hayranlık uyandırmayan, hatta son derece yeteneksizler arasından seçilmişler. Kaç kere izlediysem 2-3 yarışmacıdan sonra devam edemiyorum.
Huysuz'u çok sevmeme rağmen, sırf onun hatırına bir süre daha kanalı izlemeye devam ediyorum fakat o da kısıtlı ve yasaklı esprileriyle ancak bir süre idare ediyor. Çok fazla uzatmak istemiyorum ama bu seneki hiçbir yarışma programı beni cezbetmedi maalesef.
Bu tür yapımların, organizasyonların bu şekilde heba edilmesine de son derece karşıyım.
İsterdim ki, bir
Amerikan Best Dance Crew gibi izleyiciyi cezbeden, ekrana bağlayan, izlerken bizi hayretler içinde bırakan yepyeni yeteneklerin keşfedilmesinin heyecanını duyacağım programlar olsun.
Bir diğer eleştirim ise
İstanbul'un Altınları dizisine: Bu dizi kesinlikle mükemmel, roller çok güzel oturtulmuş ve gittikçe de temposu yükselecek bir dizi olacaktır. Eğer aksi olursa değeri bilinmemiş olur ve çok üzülürüm. Bu derece değerli ve tecrübeli oyuncuları bir arada görmek ise ayrı bir lezzet.
Bana göre tek olumsuz yanı
Haluk Bilginer'in oynadığı
Reşat rolünün aşırıya kaçan agresif tavırları. Bence bunun dozunu biraz daha aşağılara çekmeliler. Her şeye aşırı tepki veren, fazla abartılı bir karakter olunca itici geliyor. Her ne kadar usta bir oyuncu olsa da, bu olumsuzluk kendisini bu tür rollerde çok sık görmemizden de kaynaklanabilir belki. Bunun dışında mükemmel ve gerçekten çok kaliteli bir yapım olmuş. Bundan sonra bu diziden dillere pelesenk olacak replikler doğacağından eminim... Saygılarımla."