Bence haftanın en özel ve en güzel haberiydi... Cizreli iki kardeş, Rojdan ve Yusuf... Biri 14, diğeri 8 yaşında... Ekmeklerini terörden çıkarıyorlar. Ama onların işi silah tüccarlığı, korku baronluğu ya da örgüt taşeronluğu değil... Onlar, eylemlerde atılan gaz bombalarının, havai fişeklerin kovanlarını toplayıp kilosu 2.5 liradan hurdacıya satarak hayatlarını kazanıyorlardı.
Çatışmaların ortasındaydılar. Yanlarında ses bombaları, havai fişekler patladığında, korkudan sıçrıyor ama gidip boş kovanı alarak, heybelerine koymaktan da geri durmuyorlardı. Gözleri gazdan yansa da, boğulacak gibi olsalar da yılmadan 'terörün artıklarını' toplamaya devam ediyorlardı.
Bültenlerde 2 dakikalığına yer alan bu haber, Güneydoğu sorununun çözümü için yazılan binlerce sayfalık rapordan, kitaptan, belgeden çok daha önemli bir tespit içeriyordu:
Yaşamak için terörden, bombadan, fişekten, gazdan 'medet uman' çocukların coğrafyasına barışı getirmenin yolu, öncelikle onlara iş ve aş götürmekten, yani yüreklerine 'umut' aşılamaktan geçiyordu...
Terör, 'kovan' denildiğinde o yörenin çocuklarının aklına 'bal' geldiğinde bitebilirdi ancak...