Öğretmenler başımızın tacı... Ne yapsak, haklarını ödeyemeyiz. Özellikle Doğu illerinde zor şartlar altında görev yapmaya çalışan eğitim şövalyeleriyle ilgili övgü satırları bu köşede sıklıkla yer bulur.
Ama... Geçen salı gecesi Canlı Para'da izlediğim iki öğretmenin durumuna çok üzüldüm. Dahası, yetiştirdikleri, yetiştirecekleri öğrenciler için kaygılandım. Soru, 'Şapel nedir?' şeklindeydi.
Seçenekler; Küçük Kilise, Büyük Mum, Çınar Ağacı ve Cenaze Arabası olarak sıralandı. Umdum ki, 1 milyon lirayı hiç tereddüt etmeden 'Küçük Kilise' şıkkına bastıracaklar. Öyle ya; biri tarih, diğeri coğrafya öğretmeniydi. Onlar bilmeyecek de kim bilecekti? Ama 150 bin liralarını Cenaze Arabası'na, 300 bin liralarını da Büyük Mum'a yatırıp daha ikinci soruda 450 bin lira kaybettiler!
Evet, biliyorum, bu paralar öğretmen maaşlarıyla kıyaslandığında çok yüksek meblağlar.
Kendilerini daha yarışmanın başında riske etmek istememiş olabilirler. Hatta canlı yayında yarışma heyecanını da kabul ediyorum. Ama bütün bunlar; biri tarih, diğeri coğrafya konusunda uzman olması gereken iki öğretmenimizin, 'şapel' kelimesinin anlamında tereddüde düşmesini haklı göstermez.
Acaba diyorum, kendilerini yetiştirme, geliştirme imkanı bulamamış, genel kültür konusunda eksiliği bulunan öğretmenlerimiz, televizyondaki bilgi yarışmalarına katılmasalar, mesleğin saygınlığının korunması açısından daha mı iyi olur?