İnsanımız HD yayın kalitesine çabuk ısındı. Artık kimseleri normal yayın kesmez oldu. Normalden en az 6 kat daha yüksek çözünürlükle görüntü alınmasını sağlayan HD televizyonların satışı patladı.
Başta spor karşılaşmaları olmak üzere artık pek çok yayın, dizi, program ve belgesel 'Eyçdi formatında' ekrana geliyor. Bu sayede artık bir futbolcunun topa vurduğunda yerden kalkan çimleri tek tek sayabiliyorsunuz. Bir belgeseldeki şelalenin tüm su zerrecikleri adeta odanızdaki halının üzerine sıçrıyor. Diziler, şov programları ve yarışmalarda en küçük detay yakalanıyor.
Peki bu güzel bir şey mi? İzleyenler için tabii ki evet... Peki ya kameranın önündekiler için?
Bakın HD yayına neler yakalanıyor:
Kepek sorunu olup da, koyu renk giymekte ısrar edenler... Yüzündeki kırışığı, göz altındaki mor halkayı makyajla saklayamayanlar... Selülit sorunlarına rağmen, iskelelerde sere serpe uzanan yaz güzelleri... Sivilce-akne sorununa çare bulamayanlar... Hızlı gece yaşamının mirası kıpkırmızı gözlerini gizleyemeyenler... Erken yaşta saçlarına ak düşenler, dip boyasının geldiğini fark etmeyenler... Sararmış dişlerine rağmen kahkaha atmakta ısrar edenler... Gecikmiş manikür sahipleri... Burnundan kıl aldırmayanlar. (Fiziki anlamda) Kulaklarını temizlemeyi ihmal edenler... Faal bir gecenin ardından, boynundaki tahriş ve morlukları fularla gizlemeyi unutanlar... Aile içi şiddetin izlerini makyajla örtemeyenler... Epilasyon özrüne rağmen çorapsız mini giyenler...
HD yayın türünün adını bugünden itibaren değiştiriyorum: HKO... Hatasız Kul Olmaz!