Geçen hafta bu sütunlarda medyanın İbrahim Tatlıses olayına gösterdiği yoğun ilginin yanında, aynı günlerde hastaneye kaldırılan Müzeyyen Senar ve Berkant'ın ihmal edildiğini yazmıştım. Bu hafta Öyle Bir Geçer Zaman ki'yi izleyince içime biraz su serpildi. Zira Berkant'ın 'Bir Şarkısın Sen'i harika bir klip şeklinde ekrana taşınarak, büyük ustaya televizyon diliyle acil şifalar dilendi.
Sadece o mu? O dönemin unutulmaz şarkıları 'Neden Gülmesin Gül Gibi Yüzler', 'Aya Bak Yıldıza Bak' ve bu dizi sayesinde yeniden hit'e dönüşen 'İyi Düşün Taşın' orta yaş ve üzeri kuşağı zaman tüneline soktu.
Hele Cem Karaca'dan bir 'Doğarken Ağladı İnsan' geldi ki, aman aman... Eh artık, bu dizinin yapımcılarına dizide kullandıkları enfes nostaljik şarkılardan oluşan bir 'sondtrack albüm' yapmak farz oldu.
Beni dizide en çok etkileyen ise minik Osman'ın yıllar sonraki sesiyle yaptığı değerlendirmeler. Hepsi ayrı birer hayat dersi gibi.
Osman bu hafta Aylin'in jesti karşısında buruk bir sevinç yaşayan annesinin yüzündeki o buğulu, ürkek gülümsemeyi fark edince şöyle dedi: "İyilik yapılanın boynu hep bükük kalır. Keşke dünyada herkes eşit olsaydı. O zaman kimsenin kimseye iyilik yapmasına gerek kalmazdı. Annemin yüzü de o zaman gerçekten gülerdi..."
Keşke be minik Osman, keşke...