Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Mukaddes'in suçu ne?

Evet, biliyorum, dizilerin en kötü karakteri o... Fatmagül'e, Kerim'e, zavallı kocasına ve Ebe Nine'ye yapmadığını bırakmadı. Evvelki hafta ise acıklı yaşam hikayesini anlattığında, Fatmagül ile birlikte ekran başındaki pek çok kimseye gözyaşı döktürdü.
Bu hafta Salih, Mukaddes'i sokak ortasında evire çevire dövdükten sonra köşemize "Oh, iyi oldu" mesajları yağdı. Kulak misafiri olduğum birkaç sohbette de Mukaddes'in bu muameleyi hak ettiği söylendi.
İşte asıl mesele burada... Şiddeti 'hak etme, ettirme' hakkını size kim veriyor? Şiddetin bir başka şiddeti doğuracağını nasıl oluyor da aklımızdan bir anda çıkartıveriyoruz? Sürekli şiddet gören kadının doğuracağı, yetiştireceği çocuğun 'potansiyel şiddet uygulayıcısı' olacağını nasıl unutabiliyoruz? "Mukaddes hak etti, Fatmagül hak etmedi..." Bunu söyleyenlerin büyük çoğunluğu kadın. 'Kadı' olmadan önce 'kadın olmayı' denediniz mi hiç?
Sonuçta şiddet gören, dövülen, ezilen bir kadın var ortada. Görünen o ki, 'Oh olmuşlar' gün gelip, 'Oh, iyi ki olmamış'a dönüşmediği sürece kadına şiddet sürecek.
Bu arada geçen hafta bir kadın daha boşanmak üzere olduğu kocası tarafından çalıştığı tekstil atölyesinde eşi tarafından kurşun yağmuruna tutulup öldürüldü... Bu haberi duyunca sizin de aklınıza o dizi gelmedi mi? Hani Ali Kaptan'ın, tekstil atölyesinde çalışan karısını sürekli takip, taciz ve tehdit ettiği o dizi... Evet, zaman öyle bir geçiyor ki, farkına varamıyoruz. Ama kadına şiddet konusunda 1968'den bugüne hiçbir şeyi değiştirememişiz ne yazık ki...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA