İbrahim Tatlıses, pazar gecesi Acıbadem Hastanesi'ne sedye üzerinde geldiğinde onu gören ilkyardımdaki doktorların ve hemşirelerin bile yaşayacağına dair umudu pek azdı. Ama mucize adım adım gerçekleşiyor. İbo, maharetli doktorların özverili ve titiz çalışmaları sonucunda hayata tutundu.
Her ne kadar uzmanlar karamsar bir tablo çizse de ben ünlü sanatçının eski sağlığına kavuşacağına yürekten inanıyorum. Bu bir temenni değil. Benim elimle tuttuğum, gözümle gördüğüm bir gerçek... Nasıl mı? Anlatayım:
Aslında mucizenin ta kendisi aylardır bitişik odamdaymış, haberim yok.
Gazetemizdeki printer araçlarından sorumlu teknik servis görevlisi Haluk Çeker, bitişiğimdeki odada çalışıyor. Tatlıses olayının duyulduğu sabah, yine kapı önünde ayak üstü sohbet ettik. "İbo'yu tedavi eden ekipte Prof. Necmettin Pamir Hoca da var. İbo kurtulacak, eski sağlığına kavuşacak, göreceksiniz" dedi. Şaşırdım. Nasıl bu kadar emin olduğunu sordum. Anlattı:
"2006 yılında, Mecidiyeköy'de, Ercan Arıklı'nın kaza geçirip öldüğü cadde üzerinde, durakta bekliyordum. Bir araç hızla durağa daldı. Yaralanan 4 kişi arasında ben de vardım. Boynumdaki C2 omuru da dahil olmak üzere vücudumda neredeyse kırılmadık kemik kalmadı. Kimse benim yaşayacağıma inanmamış. Felç kalma ihtimalim de çok fazlaymış. Ama Acıbadem Hastanesi'nde Necmettin Hoca yönetimindeki ekip, Dr. Mustafa Seyhan ve diğerlerinin de yardımıyla beni hayata döndürdüler.
Uzun süre halloves takılı olarak (Omurların dik durmasını sağlayan ve vücuda metal çubuklarla bağlanan sistem) hayatımı sürdürdüm. Şimdi Allah'a şükür, son derece iyiyim.
Necmettin Hoca fazla ön planda olmayı sevmez. Bu nedenle yine geri planda olduğunu düşünüyorum. Ama İbrahim Tatlıses'in en büyük şansı, böyle uzman bir ekibin kontrolünde olması..."
Bunu duyunca umudum iyice arttı. İbo'nun yakınları da duysun istedim.