Toplumda 'eleştirmen' sıfatının 'soğuk, sevimsiz, burnu havada, hiçbir şeyi beğenmeyen, memnuniyetsiz insan' gibi bir yansıması vardır. Oysa bu köşenin yazarı, ekranda iyi, güzel, doğru şeyler bulabilmek ve onları tadını çıkara çıkara yazabilmek için fırsat kollar. Zira bizim insanımız 'hak edeni, etmeyeni yerin dibine sokmakta' pek mahirdir de, topraktan adam yetiştirmek, açan goncaya su vermek söz konusu olduğunda alabildiğine isteksizdir. Ekranda dizilerden sonra en fazla eleştiriyi spor programları alıyor. Zira her evde en az bir televizyon eleştirmeni varsa, bir de teknik direktör bulunuyor (!) Bizim memlekette hiçbir şeyden anlamayan, en azından futboldan anlar. O nedenle kimse Meclis'te konuşulanlara aldırmaz ama bir spor yorumcusunun ağzından çıkan cümle, kahvehanelerde bir hafta konuşulur. Lig TV de izleyicilerin, köşe yazarlarının eleştiri oklarından bolca nasibini alır. Diğerlerinden daha fazla eleştirilmesinin sebebi ise 'parayla' izlenmesidir. "Parasıyla değil mi kardeşim, hem izlerim, hem söverim!" mantığı geçerlidir yani... Ben de bu köşede Lig TV'nin yayınlarını zaman zaman kıyasıya eleştiririm. Özellikle parayla izlenen bir kanalda bunca reklam bombardımanına maruz kalmayı kendime yediremem. Yayının teknik açıdan kusursuz olmasını arzu ederim. Ama bu hafta tüm Lig TV çalışanlarını, genel müdüründen kablo taşıyan elemanına kadar yürekten kutluyorum. Ligin pozisyon ve hakem kararları açısından en tartışmalı haftası geride kalırken, Lig TV'nin canlı maç yayınları akıllarda en küçük bir soru işareti bırakmayacak kadar net ve bilgilendiriciydi. Özellikle Beşiktaş-D.Ç. Karabükspor maçında Almeida'nın attığı ama hakemlerin göremediği 'buz gibi golü' hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ekrana getiren rejiyi tebrik ediyorum. Çizgi kamerası, kale içi kamerası, kale arkası ve pilot altı kamera o kadar iyi konumlandırılmış ve o kadar iyi yönetilmişti ki, pozisyon 'kabak' gibi ortaya çıktı. Aynı maçta Karabükspor adına verilmeyen penaltı pozisyonları ve diğer maçlardaki tüm tartışmalı pozisyonlar aynı netlikte ekrana taşındı. Helal olsun maçın yönetmeni Hüseyin Kaymaz'a... Eğer bu hafta Lig TV'ye 'gözlemci' tayin edilseydim, notum 9.5 olurdu. Yarım puanı ise, Galatasaray- Eskişehirspor maçında yedek kulübesinde otururken yere tükürmeyip de adeta sintine boşaltan Kazım'ı yakın plan ekrana taşıdıkları için kırdım.
HAKEME MONİTÖR LAZIM
Peki madem kablosuz ses teknolojisi hakem kararlarına yardımcı olabilmek için 'kulaklık' şeklinde uygulamaya sokuldu, görsel teknolojiden hakemler niye hâlâ yararlanmıyor? "Hakem hataları olmasa, futbolun zevki kalmaz" gibi köhnemiş bir mazeret bu çağda bana hiç de akılcı gelmiyor. (Basketbolda bu uygulamaya çoktan geçildi. Hakemler kuşku duydukları her pozisyonu kamera kayıtlarından tekrar izliyorlar) Bence futbol maçlarında dördüncü hakemin önünde mutlaka bir canlı yayın monitörü bulunmalı. Gerekirse yandan orta hakemi uyararak, kararlarda adaleti sağlamalı. Milyonların ekrandan doğru gördüğünü, maçın hakemlerinin yanlış görüp hatalı değerlendirmesi, bu çağa hiç yakışmıyor!