DEĞMEYİN keyfime... İstanbul Park pistinde tur atabilen bir kaç yüz şanslı kişiden biri oldum. Serhan Asker'in TRT 1'de hazırlayıp sunduğu "Limit Yok" programı için benim 4 tekerlekli veteranlardan birine atlayıp, Kurtköy'e gittim. Önce 1951 Opel Olimpia ile pistin "en yavaş tur" rekoruna imza attım. Sonra da Beşiktaş'ın unutulmaz futbolcusu Pascal Nouma ile pistte kapıştık. Siz benim "kapıştık" dediğime bakmayın, Pascal'ın tozunu yuttum... Meğer adam daha önce de orada otomobil kullanmış. Bütün virajları, eğimleri, nerede gaza basılacağını, nerede frene yüklenileceğini biliyordu. Benim ihtiyar Opel'i çok sevdi. İlk sorusu "Bununla diskoya gidilir mi?" oldu. Boşuna dememişler, "Dervişin zikri neyse, fikri odur" diye... Yarışmam için bana muhteşem bir spor otomobil tahsis ettiler. Araba değil, yer uçağı... Direksiyona geçince, kalkış yapmadan önce Sabiha Gökçen kulesinden izin almama gerek olup olmadığını sordum, "Yok" dediler. Yanımda co-pilotum Pascal Nouma... Bana ha bire "Bas, bas" diyor. Yahu ben klasikçiyim. Sağ şerit şoförüyüm. Tek kaygım, Pascal'a ve bu harika otomobile zarar vermeden, turu tamamlamak... Ama aklımda da Metin Tekin'in derecesi var. Geçenlerde bu sütunlarda "Sarı Fırtına" Metin Tekin'e pistteki derecesinden ötürü "Sarı Meltem" adını taktım ya, "İnşallah onu geçerim" diye dua edip, duruyorum... Her virajda, pilotlara duyduğum saygı bir kat daha artıyor. Bu iş gerçekten de çok zor. Otomobili savurmadan, en rasyonel hat üzerinde tutmak gerçekten de büyük hüner gerektiriyor. Ama ben bir türlü gaza yüklenemiyorum. "Pascal'a bir şey olursa, Çarşı grubu beni ne yapar?" sorusu hep zihnimde... Bu arada altımdaki Z 4 gitmiyor da, sanki yol bize doğru geliyor. E, ne de olsa 120 bin Euro'luk araba... Tabii ki yol onun ayağına gelecek! Sonuç? Azzz sonra... Yani bu gece 23.30'da TRT 1'de yayınlanacak "Limit Yok"ta... Ama şu kadarını söyleyeyim: Bu Pascal'ın gerçekten de limiti yok!..