Ezel yine muhteşemdi... Hele, Cengiz'in otel odasını basmak için yukarıya çıkıp, kapıyı açtığında karşılaştığı "sürpriz parti" tek kelimeyle harikaydı. "Ezel"de geçen hafta Eyşan yoktu. Bu hafta da Ramiz Dayı ve Tevfik "nadasa" bırakılmıştı. Ama senaryo o kadar başarılı, kurgu öyle etkileyici ki insan bu eksiklerin farkına varacak zamanı bile bulamıyor. Diziyi izledikçe, insanın her önüne gelenden intikam alası geliyor. Bir intikam için bu kadar mı kafa yorulur? Aslında "intikam güzellemesi" sakıncalı duyguları harekete geçiriyor ama insan da izlemeye doyamıyor be kardeşim!.. Bu arada Ali ile Şebnem, Ezel'in evine geldiklerinde Ali cipini kapının önüne park etmişti. Hemen ardından Ezel ve adamı geldiğinde evin önünde Hammer cip yoktu. Ya Ezel'in o mütevazı evinin önünde "vale" hizmeti veriliyor ya da trafik ekipleri hatalı park eden cipi çekti ve biz Ali'nin ceza ödeyip, cipini trafik otoparkından aldığı o sahneyi göremedik!.. Bir de geçen hafta Eren'in havuzda öldürülme sahnesinde suya neden tek damla kan bulaşmadığını merak etmiştim. Yanıtını bu hafta buldum. Meğer o havuza Şebnem girip, yüzecekmiş. O büyüklükteki bir havuzun suyunun boşaltılması, boyanın temizlenmesi, yeniden doldurulup, hijyenik değerlere ulaştırılması nereden baksanız 2-3 gün sürer. Tahminen o iki sahne birbirinin ardına çekildi ve 100 dakikalık diziyi bir haftada yetiştirmek zorunda olan ekip, kan dolu havuzu boşaltıp, dolduracak zamandan yoksundu... Bu nedenle Eren'in ölümü "Kan çıkmazsa para yok" tarzında çekildi. Diğer yandan Ramiz Dayı'nın vecizeleri ayrı bir sektör oluşturdu. Dizi devam ederken ekranın altında şu reklam yer alıyordu: "DAYI yaz 4..5'e gönder, Ramiz Dayı'nın kendi sesinden özdeyişler cebine gelsin..." Bir yayınevi akıl edip, bu sözleri kitaplaştırsa, "En Çok Satanlar" listesine girer mi acaba? Unutmadan, ünlü modacı Hakan Yıldırım kendine harika bir podyum buldu. Eyşan'ın kıyafetleri her hafta kadınların soluğunu kesiyor. Bu hafta da seksi sırt dekolteli muhteşem beyaz tuvalet herkesten rol çaldı...