Ekranlar yemek programları ile doldu. Günün her saatinde bir yemek programı bulmanız mümkün. Koltuğa gömülüp televizyon izlemek zaten başlı başına kilo alma nedeni. Bir de bu iştah açıcı programlar eklenince televizyonun obezite tehlikesi ikiyle çarpılıyor. Ama şikayet ettiğimi sanmayın. Yemek pişirmeye meraklı biri olarak ben de bu programları ilgi ile takip ediyorum. Özellikle de üç tanesini. Birincisi; Samanyolu TV'deki Oktay Usta'nın Yeşil Elma'sı... Ustanın o saf, telaşlı, mahcup halleri, masumiyetin giderek yok olduğu ekranlarda bir vaha gibi... İkincisi; Show TV'deki Özgür Şef... Tariflerden ziyade, anlatımdan etkileniyorum. Özgür Şef yemeğin içine kattığı baharatı anlatırken, "Bu reyhanın kokusu beni alıp, dağlara götürüyor" derken, sanki hepimizin burnuna reyhan kokusunu değdiriyor. Ve sonuncusu, Ayhan Sicimoğlu İle Renkler... Aslında buna sadece "yemek programı" demek haksızlık olur. Ünlü perküsyon ustası, dolaştığı çeşitli ülkelerden edindiği deneyimler ve kazandığı üstün gustosuyla ufkumuzu genişletiyor. Geçen yıl onu Çeşme'deki mekanında orkestra arkadaşlarıyla dinleme olanağı bulmuştum. O muhteşem Latin gecesinin tadı hâlâ damağımdayken, Sicimoğlu'nu SKY Türk'teki programında aynı mekanda deniz mahsülleri salatası yaparken görmeyeyim mi? Sahildeki iskelenin üzerinde tüm orkestra elemanlarını toplamıştı. Ahtapot, kalamar, midye, böcek ve mevsim yeşilliklerinden oluşan muhteşem salatayı onlara yaptırıyor, kendisi de bir orkestra şefi ciddiyetiyle ekibini yönetiyordu. Sicimoğlu, muhteşem soslarla bezediği o deniz mahsülleri salatasını mideye indirirken, bense gece yarısı yutkunmaktan helak olmaktaydım...