Cumartesi günü bizim gazetede iki sütunluk küçücük bir haber yayınlandı. Kütahya'nın Çavdarhisar beldesine bağlı Çatköy'de Mehmet Şener adlı vatandaş, cuma namazı çıkışında köy meydanına gelip, "Ben Polat Alemdar'ım" diyerek, etrafa kurşun yağdırmış. Olayda ikisi ağır sekiz kişi yaralanmış. "Polat özentiliği" artık sıradan olaylar kategorisine girdiği için haber, sadece iki sütuncuk değer bulabilmiş. Belli ki, bu "Polat'a özenme" modasının geçeceği yok. Hele ki eski bölümleri bile reyting rekorları kırıp, hakimler "Polat'a özendim" diyenlere ceza indirimi uygularken... Benim asıl aklımın almadığı, niye ekrandaki iyi karakterlere değil de ille de kötülere özenildiği... Yahu Allah rızası için bir vatandaş çıkıp da Canım Ailem'deki Samim'e özenip, yeğenlerine "hayatı pahasına" kol kanat gersin. Biri çıkıp, Elveda Rumeli'deki Aleks gibi farklı dinden ve kültürden bir çocuğu evlat edinsin. Herkes mecburi hizmetten ölesiye kaçarken, bir idealist hekim de kendine Tek Türkiye'nin Doktor Tarık'ını örnek alsın. Nerede Şevket Altuğ'a özenen bir Süper Baba'nın haberi? TRT'nin siyah-beyaz döneminden beri bize Artistik Buz Pateni seyrettirip, dururlar. Tuğba Karademir dışında dünyaya sesini duyurabilen sporcu çıkarabildik mi? Ama "Kung Fu" dizisi nesli, şimdilerde kickboks ringlerinde fırtınalar estiriyor... Tek suçlu "televizyondaki şiddet" mi, yoksa içimizdeki mi? Bir düşünün bakalım...