Elveda Rumeli dizisi 1890'ların Makedonya'sını anlatıyor"muş" gibi görünse de, geçmişin izdüşümlerini bugünün Türkiye'sinin üzerine yansıtarak, tarihten ders alınması gerektiğine vurgu yapıyor. Diziyi bu gözlükle seyredip, alt metinlerini iyi okuduğunuzda, "dönem" değil, "önem" dizisi izlediğinizi fark ediyorsunuz. Son bölümde yine çok önemli "tarihi/güncel" mesajlar vardı. Pürsıçan halkının savaş ve yokluk günlerinde nasıl kenetlendiğini gördük. Bir tas yemeklerini nasıl paylaştıklarına, evlerini artık damı olmayan komşularına nasıl açtıklarına, hayata nasıl "imece" ile tutunduklarına şahit olduk. Bulgar komitacıların zulmüne karşı, papazın bile nasıl "insanlıktan" yana saf tutup, Müslüman ahali ile dayanışma içine girdiğini gördük. Mesaj netti: Düşman "çok" ise, "bir" olmak gerekirdi! Ve hasta adam Osmanlı İmparatorluğu'nu yağmalamaktan öte bir kaygısı olmayan İngiliz'in, Rus'un, Fransız'ın çeteleri şımartıp, yüzyıllardır huzur içinde yaşayan halkları nasıl birbirine düşürdüğüne bir kez daha şahit olduk. Çocuk katili çetecilerin salıverilmesi için acz içindeki imparatorluğa baskı yaptılar. Sonunda da istediklerini aldılar... Dirayetsiz yöneticiler yüzünden insanlar sevdiklerini gömdükleri topraklardan sürüldüler... Tarih tekerrürden ibarettir. Ama sadece dirayetsiz ahmaklar için...