Büyük kanallar magazin programlarını birer birer yayından kaldırırken, TRT 1'in "Seyr-i Alem" adıyla bir magazin programını ekrana sürmesini yerinde bulmuştum. Zira devletin televizyon kurumu bu konuda da "ölçü"nün bulunması ya da "kriterlerin oluşturulması" adına rehberlik edebilirdi. Magazin gazeteciliğinin deneyimli isimlerinden Vehbi Dinçcan'ın kaptanlığında hazırlanan ve Ebru Destan tarafından sunulan program, özel hayatlara balıklama dalmadan da, bar kapılarında bekleşmeden de "keyifle izlenebilecek bir magazin programı yapılabileceğini" ispata çalışıyordu. Bunda belirli bir ölçüde başarı sağladıklarını da söyleyebilirim. Üstelik, bu işi "ciddiyet" ile "somurtkanlığı" birbirine karıştırmadan da becerebiliyorlardı. Örneğin, Fatih Ürek'le havuz içinde yapılmış bir röportaj pekala TRT ekranında kendine yer bulabiliyordu. Ancak programın "devamlılığı" konusunda sıkıntı yaşandığını görüyorum. Örneğin; geçen hafta 45 dakika sürmesi gereken program, 20 dakikada bitirildi. Belli ki önünde yer alan program sarktığı için Seyri-Alem makas yemişti. Bir önceki hafta ise ekranda yoktular. İki haftadır ekrana gelmesi beklenen özel Yıldız Tilbe röportajı ise rafta durdukça, tozlanıyor. Seyirci için ekranla sağlıklı ilişki kurulmasında en önemli kıstaslardan biri "devamlılık"tır. Seyirci o programı her hafta aynı saatte ve aynı uzunlukta karşısında bulmak ister. TRT yönetimi belli ki alemi seyre daldığı için Seyr-i Alem'i görmüyor. Benden hatırlatması...