Yazıp, duruyordum ya,
"Memleketin iklimi tam da Olacak O Kadar'ı tomurcuklandıracak cinsten. Haydi Levent Ağabey, denize dökülmesin bunca hasat" diye...
Olacak O Kadar'ın
FOX'taki yeni bölümünü izleyince, ekrandaki siyasi hiciv eksikliğinin aslında hayatımızda nasıl bir boşluk bıraktığının daha çok farkına vardım. Parodiler yine
"yürek acıtacak kadar" komikti... Hayır, saçmalamıyorum. Bu coğrafyada
"acı acı gülmeyi" bize öğrettiler de onu söylüyorum... Sabahın erken saatinde her kapı çalınışında evdekilerle vedalaşan profesöre güldüm acı acı... Sonra askerlik yaparken dizi çekebilen jönlerin yanında, iki evladını mayına kurban veren gariban aileye de gülecektim ama beceremedim. Boğazıma yerleşen yumru, gülmeme engel oldu. Sonra
Cumhurbaşkanı,
Başbakan geçti sırasıyla ekranlardan
Levent Kırca mizahıyla... Onların da hoşgörüyle kendi hallerine gülümsediklerini hayal ettim... Bir tek
Oya Başar'ın
"Beni bekleyin anacığım" ile biten, o kulağına plastik papatya iliştirilmiş haliyle yaptığı anonslarını aradım. Bir de
Grup Gündoğarken'in şarkısını... O şarkının güzelim sözleri gitmiş, enstrümantal olmuş, bir de taverna orgu ile icra edilip, iyice yavan hale getirilmişti... Eminim
Levent Ağabey,
"Amca" ve yeğenlerine ricada bulunsaydı,
Grup Gündoğarken bu harika şarkıyı yeniden stüdyoya girip, modernize ederek okumaktan geri durmazdı. Neyse,
Olacak O Kadar... Eline, koluna, aslan yüreğine sağlık
Levent Ağabey... Umarım tam yerine denk gelmez de maşrapa koymazsın!..