Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Bir film Hasankeyf'i kurtarabilir mi?

Yarın çok ilginç bir film vizyona giriyor. Adı, 'Benim ve Roz'un Sonbaharı...' Film, sular altında kalan Hasankeyf'i ve buna paralel olarak herkesin nasıl kendi suyunun altında boğulacağının hikayesini çarpıcı bir görsellikle anlatıyor. Sinema, sanat olmasının yanı sıra bir kitle iletişim aracıdır. Fikirleri, haberleri bir yerden diğerine taşır. Son dönemde bu 'misyon filmlerinin' sayısı hızla azalmıştı. 'Benim ve Roz'un Sonbaharı', sert bir coğrafyanın yine sert ve sarsıcı gerçeklerini 'suyun bu tarafına' taşımayı hedefliyor. Senaristliğini ve yönetmenliğini Handan Öztürk'ün yaptığı film yaklaşık iki yılda tamamlandı. Serkan Altunorak, Öznur Kula, Serra Yılmaz, Zerrin Arbaş, Leyla Batgi, Bahar Ün, Abdullah Tapkan, Tevfik Yapıcı, Aytaç Ağırlar, Murat Batgi, Osman Xunaw, Zelal Gündüz, Gıyasettin Şehir, Faruk Acar, Mürsel Emektar gibi oyuncuların rol aldığı filmde özellikle Hasankeyf'i suların yuttuğu anların canlandırıldığı dijital efektlerin son derece çarpıcı olduğu söyleniyor. Yarını iple çekmeme neden olan bir başka sinema olayı ise 'Devrim Arabaları' filminin genel istek üzerine bu tarihte yeniden vizyona girecek olması. Sezonun beni en çok etkileyen iki filminden biriydi. Galanın ardından büyük bir iştah ve keyifle "Mühendislerimize 47 yıl rötarla gelen bu iade-i itibar seremonisine herkesi davet ediyorum" diye yazmıştım. Ama bu şahane filmin gişesi beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Şimdi filmin ilk gösterimi sırasında büyük bir kesim tarafından ıskalandığına mı üzüleyim, bir Türk filminin genel istek üzerine yeniden vizyona girmesine mi sevineyim, bilemiyorum...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA