Postacı izin gününde şehri dolaşırmış. Benimki de o hesap... Geçen hafta kendime ayırdığım tek gün olan cumartesi gününü KASDAV Liselerarası Müzik Yarışması'nda 8 saat boyunca jüri üyeliği yaparak geçirdim. Ama hiç de pişman değilim. Zira muhteşem yetenekli gençleri görünce içim açıldı, yarınlara dair umutlarım tazelendi. Gözüm sahnedeydi ama lise gençliğini gözlemlemekten de geri durmadım. Bostancı Gösteri Merkezi'ni 'taze aşk' kokusu sarmıştı. "O da ne ola ki?" diyeceksiniz. Tarifi pek zor. Yarışmaya 'çıktığı kız' ile gelen, bıyıkları yeni terlemeye başlamış gencin, kız arkadaşının elini tutmak için bahane arayışlarını izledim. Bir başka genç kızın, çoktan beridir göz koyduğu her halinden belli olan okulun popüler çocuğunun kulağına bir şeyler fısıldamak bahanesiyle yeni parfümünü ona koklatıp, aklını başından almaya çalıştığını fark ettim. Taze aşktan kaynaklanan öyle bir statik elektrik vardı ki, bir an Bostancı Gösteri Merkezi'nin tutuşacağından korktum. Ne güzeldi, ne masumdu... Kuytu bir köşede, çıktığı kızın yanağına kaçamak bir öpücük konduran delikanlının pembeleşen yanaklarına baktım uzun uzun... Her şeyin olduğu gibi, aşkın da tazesi' güzeldi... Ama bir konuda endişelendim, üzüldüm... Gençler sanki farklı bir lisan konuşuyorlardı. Örneğin 'E'lerin hepsi, 'E' ile A' arası garip bir fonetiğe bürünmüştü. 'T'ler, 'S'ler ve Ş'ler yılan gibi tıslayarak çıkartılıyordu. Kalın sesli harflerin tümü, genizden, garip uzatmalarla telaffuz ediliyordu. Benim 'Tiki Türkçesi' dediğim bu yeni lisan, önü alınamaz bir hızla gelişip, gençlerin dillerine yerleşmişti. Çağrım, tüm Türkçe ve Edebiyat öğretmenlerine... Bizde eğitim ve öğretime genel olarak 'okumak' adı verilir. Örneğin "Oku da adam ol" deriz. Ama görüyorum ki, 'okuma' ile her şey hallolmuyor. İşin bir de 'konuşma' kısmı var ki, bugüne dek çokça ihmal etmişiz. Değerli öğretmenlerimiz, bizler gençleri anlamak için tercüman kullanmaya başlamadan, bu işe eğilmeniz gerekiyor. Hem de acilen... Bir de önerim var: Bu yıl 12'ncisi düzenlenen KASDAV Liselerarası Müzik Yarışması, Avrupa'da en iyi lise organizasyonu seçilmiş. Gerçekten de Serhat Hacıpaşalıoğlu kaptanlığındaki ekip sayesinde her şey saat nizamında tıkır tıkır işliyor. Bu organizasyon bir an önce uluslararası katılımla 'Dünya Liselerarası Müzik Yarışması'na dönüştürülmeli. (Mesela 19 Mayıs'ta) Bir de yıllardır büyük kanalların bu yarışmaya ilgisizliğini anlamış değilim. Bir kez yayınlasınlar, herkes ekran başına çivilenmezse, ne olayım...