Bu yazı sabah saat 09.30 sularında kaleme alınıyor. Gözüm haber kanallarında. Neredeyse 17 saattir BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının bulunduğu düşen helikopterin yeri aranıyor. Bunun adı tek kelime ile "skandal"dır!..
Az önce İHA'nın sitesinde, helikopterde bulunan muhabir İsmail Güneş'in 112 Acil Servis ile yaptığı telefon görüşmesinin ses kaydını dinledim. Bu konuşma bile başlı başına bir "ibret" hikayesidir. Muhabir; dakikalar boyunca şarjının bitmek üzere olduğunu, ayağının kırıldığını, hareket edemediğini ve çok üşüdüğünü söyleyip, "Hala yerimizi bulamadınız mı?" diye inliyor. Konuşma, çağrıyı yanıtlayan kişinin "uzmanlığı" konusunda kuşku yaratıyor. Zira panik havasının hakim olduğu o konuşma sırasında ne teskin edici bir cümle, ne yardımcı olacak bir öneri duyuluyor... (Örneğin; "Kanamanız var mı? Ayağınıza şu şekilde turnike uygulayabilirsiniz" v.s...)
17 saat... Evet. tam 17 saattir haber yok... Helikopter Yozgat'ta değil de sanki okyanusta düştü... Sizler bu satırları okuduğunuzda umarım kazazedelerin akıbeti, müjdeli bir haber olarak gazetelere, haber bültenlerine düşer. Şu an için tek yapabildiğim dua edebilmek.
Peki ya hani bu ülkede herkesin telefonları dinleniyordu? Hani "teknik takip" sonucunda herkesin yeri şıp diye bulunuyordu. Hani terörist mağaraları artık BBG evi olmuştu? Böcekler, uydu dinlemeleri, uzaktan ses kaydı alabilen teknoloji mucizesi aletlerle insanların paranoya sahibi olduğu bu coğrafyada dakikalar boyunca telefon sinyali alınabilen bir helikopterin yeri nasıl tespit edilemez?
Aklım almıyor. Bir türlü almıyor...