Türk Milli Takımı'nın İspanya ile oynayacağı dev maç yaklaşırken, ay-yıldızlı ekibimiz üzerinden yürüyen reklam kampanyaları ve halkla ilişkiler faaliyetleri de hız kazandı. Takımımıza sponsor olan iletişim kuruluşları, içecek ve giyecek firmaları birbiri ardına yeni reklam kampanyalarını hayata geçiriyorlar. Hatta ana sponsor iletişim firması, Milli Takım ile anlaşmasını 15.5 milyon dolar karşılığında 2012 yılına kadar uzatmış. Demek, Milli Takım o kadar iyi kazandırıyor ki, bir kuruluş bu kriz döneminde bu kadar büyük bir "riski" göze alabiliyor.
Kimse farkında değil ama, Türk Milli Takımı'nın ticari değerinin katlanarak büyümesi, ay-yıldızlı ekibimizin "patronu" Fatih Terim'in sırtındaki yükü de arttırıyor. Eskiden antrenörler takımın sadece puan cetvelindeki ya da turnuva şemasındaki yerine konsantre olurlardı. Ama futbolun giderek bir sektöre dönüşmesi, teknik direktörlerin aynı zamanda iyi birer "genel müdür" ya da"CEO" gibi davranmaları gerektiği gerçeğini de beraberinde getirdi. İşte bu nedenledir ki az önce Terim'den bahsederken"patron" kelimesini tırnak içinde ve koyu renk olarak kullandım.
Eskiden bir turnuvayı ya da maçı kaybetmek sadece "sportif başarısızlık" olarak değerlendirilir ve kol kırıldıktan sonra "yen"içinde kalırdı. Şimdi "yen" denince akla Japon para birimi geliyor.
Allah, Milli Takım'ın ve onun "patronu" Terim'in yardımcısı olsun!..