Moderatör kelimesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta katıldığı panelin ardından bir kez daha dillere dolandı. Moderatör kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğünde herhangi bir karşılığı yok. Zira "yabancı" bir sözcük olarak kabul ediliyor. Moderatör, yayıncılık anlamında kullanıldığı zaman toplantıyı idare eden, yönlendiren, güvenilir, saygın, uzman kişi demek. Gelelim Davos'taki olaylı panele... Bana göre Başbakan Erdoğan, paneli yöneten moderatör David Ignatius'a tepki göstermekte yerden göğe kadar haklı. Ermeni kökenli Amerikan vatandaşı Ignatius bana göre tarafsızlığına gölge düşürür tarzda, katılımcılara eşit söz hakkı tanımayarak bombanın fitilini ateşleyen isim oldu. Bu denli önemli bir olayda, bu kadar üst düzey yöneticilerin biraraya geldiği bir toplantıyı "sadece 1 saatle" sınırlamaya çalışması, en büyük hatasıydı. Mutlaka, liderlerin birbirlerine yanıt haklarını kullanacağı bir "son tur" attırmalıydı, yapmadı. Ayrıca İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres'in adeta azarlarcasına, yüksek sesle ve tahrik edici mimikleriyle yaptığı konuşmaya hiç müdahale etmedi. En büyük hatası ise Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nın sözünü kesmek için "elini kolunu" kullanmasıydı. Bu kabul edilemezdi ve Başbakan Erdoğan da tepkisini esirgemedi. Diplomasi konusunda uzman değilim. Bu konudaki görüşlerim sadece "sıradan vatandaş Yüksel Aytuğ'u" bağlar. "Diplomatik nezaket kuralarının ihlal edildiği" martavallarını dinlemekten artık çok sıkıldım. Hangi diplomatik nezaket? Birleşmiş Milletler temsilcisi bölgedeyken, BM binalarının topçu ateşiyle yerle bir edildiği anda "diplomatik nezaket" e mi uyuldu? Bugüne kadar "diplomatik nezaket" bölgede hangi acıyı dindirdi? İlk kez bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, kendisini azarlamaya çalışan bir Cumhurbaşkanı'na ve taraflı bir moderatöre haddini bildirdi. Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ya da bir başkası... Bunu kim yapsa, alkışlardım. Oh be!.. Yüreğim soğudu vallahi...