Önce Asmalı Konak'ın sinema filminde işlenmişti konu. Kemoterapi gören Bahar'ın saçları dökülünce, Seymen Ağa da kazıtıvermişti saçlarını... Benzer hikayeye daha sonra "Var mısın yok musun?" yarışmacısı Ömer Öğretmen'in dramatik öyküsünde rastladık. Hem öğretmenlik yaptığı lösemili çocuklara hem de tedavi gören kendi oğluna "daha yakın durabilmek" için saçlarını kazıtmıştı Ömer Hoca... Şimdilerde LÖSEV'in ekranlardaki tanıtım filmini izlerken aklıma onlar geliyor. Evdeki minik kardeş, banyoda saçlarını tutam tutam kesip, biriktiriyor. Sonra da anne babasıyla birlikte kemoterapi tedavisinden dönen kel kardeşine kucağında biriktirdiği saçlarını "hediye" ediyor... Diğeri de ona şapkasını... Bence şampuan firmaları, kimyacılar v.s. boşuna uğraşıyor. Yeniden saç çıkarabilen en sihirli ilaç; acı, keder, heyecan diye ayırt etmeden, tüm hayatı ve onun bahşettiği her umudu "paylaşmaktır..."