BANA göre Hülya Avşar'ın kariyeri ve kişisel gelişimi adına bugüne kadar yaptığı en doğru iş, TurkMax gibi reyting savaşlarından uzak bir kanalda "kafasındaki" sohbet programını hayata geçirmek oldu. Avşar, hem televizyonda "istediğini yapmanın" keyfine vardı, hem de ağırladığı her konukla birlikte kültürünü, vizyonunu geliştirip, yeni tecrübeler kazandı. Ama bana göre Hülya Avşar Stüdyosu artık tatlı sudaki antrenman günlerini tamamladı. Şimdi fırtınalı okyanuslara açılma zamanıdır. Tahminim; bu programın yeni dönemde büyük kanallardan birine transfer olacağı yönünde. Özellikle de haber önüne "lokomotif" arayan bir kanala... Hülya Avşar'ı son olarak eski manken Merve İldeniz'i konuk ettiği programında izledim. Ve programın farkını bir kez daha gördüm. Magazin basınına bakılırsa, Merve İldeniz kendini gerçek hayattan soyutlamış ve adeta "uçmuş"tu. Ama Hülya Avşar'ın karşısında duran kadın, ayakları yere basan fikirlere sahip, hayatın tüm kirinden-pasından ruhunu arındırmayı başarmış, yaşama pozitif bakmayı kendine ilke edinmiş "harika" bir kadındı. Avşar da konuğundan son derece etkilenmiş görünüyordu. Hatta bir ara "Ben senin kadar iyi bir anne değilim. Şöyle değilim, ben hakikaten anormal bir kadın olduğuma karar verdim şimdi. Ben kendi kendimi yiyen bir kadınım. Yiyorum" deyiverdi. Hülya Avşar'ı bir kez daha kutluyorum. Bazılarının "balataları sıyırmış bir meczup" olarak göstermeye çalıştığı çağdaş bir kadını, gerçek görüntüsü ile ekrana taşıyıp, batılıların "dezenformasyon" dediği, kasıtlı yanlış bilgilendirmeyi önlediği için...