Bu sezon kaliteli, özenli yapımların reyting alamadıkları için çöpe gitmesi, büyük umutlarla ekrana sürülen birbirinden güzel dizilerin, programların heba edilmesi fena halde canımı sıktı. Bana göre bu sezonun en özenli işlerinden olan Bıçak Sırtı ve Karayılan da reyting hazretlerinin keskin kılıcından nasiplerini aldılar. Korkarım bu sonuç, ekrana yüksek maliyetli, özenli, kaliteli yapımlar sürmek isteyen yapımcıların gözünü korkutacak ve inançlarını yitirmelerine neden olacak. Kalite ile reytingin ters orantılı hale gelmesi, Türkiye'de televizyonculuğun önünü tıkayacağı gibi, daha bilinçsiz, seçicilikten uzak, kaliteyi önemsemeyen, ucuzcu, kolaycı ve "avam" bir izleyici kitlesi yaratacak. Ben bu yozlaşmanın, geleceğimiz adına "Anadolu'nun ortasına atılmış bir nükleer bomba etkisine" eşdeğer olduğunu düşünüyorum. Öyleyse geriye yapacak bir tek şey kalıyor: Reklam verenin duruma el koyması. Reklam veren, reytingi "tek başına" kriter olarak kabul etmeyip, kaliteli programlara reklam vererek onları ödüllendirecek, kalitesizleri ise reklam ambargosu uygulayarak cezalandıracak. Firmalar, yeni kampanyaları ihale etmek için "konkur" açarlar. En uygun teklifi veren reklam şirketi/ajans konkuru kazanır. Şimdi "televizyonun kurtuluşu" için konkur açma zamanıdır. Zira ekran karşısında bilinçli, seçici, kaliteyi önemseyen izleyici yaratmak, kendine güvenen firmalar için uzun dönemde "pazar payını arttırmak" demektir. Bilinçli televizyon izleyicisine yapılacak yatırım, hem en kârlı reklam kampanyası hem de en faydalı ve prestijli sosyal sorumluluk projesidir.