Levent Kırca'yı son olarak Esra Ceyhan'ın programında izledim. Konu, kalp ve damar hastalıklarıydı. Kırca da bir süre önce kalbinin delik olduğunu öğrenmişti. Kendine has üslubuyla işi şakaya vurdu. Ama gelin görün ki, kalp hastalıklarının şakaya gelir tarafı yoktu. Kırca, kalbinin delik olduğunu bir röportajda anlatınca, medyanın büyük ilgisiyle karşılaşmış. Yığınla röportaj ve program teklifi almış. Ama içlerinde bir röportaj varmış ki, asla unutamamış. Magazin programlarından birinin muhabiri, kameramanıyla birlikte Levent Kırca'nın evine gelmiş. İşte Kırca'nın anlatımıyla o diyalog:
- Abi şurada yakında bir mezarlık var, gidelim mi hemen?
- Oğlum o niye? Nereden çıkardın mezarlığı şimdi?
- Abi sen orada iki dolanırsın, biz de "Kendine mezar bakıyor" diye veririz haberi...
- Haydaaaa, olur mu oğlum öyle şey?
- Abi o kadar da mı hatırımız yok?
- (Kırca'nın sabrı taşar) Yahu hatır için ölünür mü? İstersen şu odanın ortasına bir tabut koyalım, ben içine yatayım...
- Tamam abi, o da olur!..
Sizi bilmem ama ben Levent Kırca'yı özledim. Zira ekranda siyasal ve sosyal hiciv yapan kimse kalmadı. Memlekette bunca malzeme kaynarken, Levent Kırca'nın ekranın uzağında paslanmasına gönlüm razı olmuyor...