atv'nin Gazi dizisi, terörle mücadelenin "insani" boyutunu gözler önüne sermesi açısından son derece önemli bir sosyal sorumluluğu yerine getiriyor. Terörle mücadele ederken şehitlik mertebesine erişen ya da gazilik onurunu yaşayan asker ve polislerimizin kalan hayatlarında Güneydoğu'dakinden daha büyük "engelleri" aşmak zorunda kaldıkları gerçeği, bu dizi sayesinde gözler önüne seriliyor. Geçenlerde bir Güneydoğu gazisi beni aradı. Diziyi heyecanla ama "yüreği burkularak" izlediğini söyledi. Adı Rafet Keleş'ti ve 1993 yılında Diyarbakır'daki birliğinde "hazır kıta" olarak operasyon emri beklerken, silah arkadaşlarından birinin tabancasından çıkan kaza kurşunuyla vurulmuştu. Kurşun, Rafet'in belinden girip, karnından çıkmış ve omuriliğini zedelediği için bir ayağını sakat bırakmıştı. Rafet iki önemli ameliyat geçirmiş ama eski sağlığına kavuşamamıştı. Gelin görün ki, "gazi" sayılmamıştı. Çünkü teröristle çatışırken değil, operasyon emri beklerken vurulmuştu. Bu nedenle Terörle Mücadele Yasası gereği şehit ailelerine ve gazilere yapılan yardımlardan mahrum kalmıştı. Kendisine bağlanan üç kuruşluk emekli maaşı ise hiç bir yaraya merhem olamıyordu. Ayağının sakat oluşu, iş için başvurduğu kapılardan geri çevrilmesine neden oluyordu. Rafet ile uzun uzun dertleştik. Türk Silahlı Kuvvetleri, bünyesinde hizmet verenleri asla aç ve açıkta bırakmıyordu, iyi biliyordum. Geceleri gizlice gazilerin evlerini dolaşan generaller olduğundan da haberim vardı. Ama ne yazık ki, "gazi" olabilmek için ille de "operasyonda çatışmak" gerekiyordu. Bölgede vatanı savunmak için beklerken yaralanan personel ise mevzuat gereği gazilere verilen haklardan yararlanamıyordu. Düşünebiliyor musunuz? PKK kurşununa gelmek şans, eğitimde ya da tatbikatta vurulmak, intikal sırasında trafik kazası geçirip yaralanmak talihsizlikti... Peki Rafet, Diyarbakır'da ne arıyordu? Onun yaptığı "terörle mücadele" değil miydi?
KAPSAM GENİŞLETİLMELİ
Belli ki mevzuatta derin bir boşluk var. Terörle Mücadele Yasası'nın ilgili maddelerinin, mağdurlar lehinde düzeltilmesi ve kapsamın genişletilmesi şart. Bu işlerin uzmanı değilim ama vatan savunmasının "tek yürek, tek vücutla" yapılması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle, bana göre bugün silah altında bulunan herkes terörle mücadele etmektedir. Bundan böyle Gazi'yi izlerken, yüreğimin bir yanında Rafet gibi "gazi olamayan gazilerin" acısını hissedeceğim. Bize okulda televizyonun bir "kitle iletişim aracı" olduğunu öğretmişlerdi. "Gazi" dizisinden yola çıkarak bana ulaşan Rafet'in verdiği "haberi" lütfen siz de yabana atmayın.