YAPRAK Dökümü, üzerinde en fazla kalem oynattığım dizilerden. Bunun nedeni; daha proje aşamasındayken bu diziye inanmış, güvenmiş olmam. Gönlüm, Yaprak Dökümü'nün "kusursuz" olmasından yana. Hassasiyetim de işte bundan kaynaklanıyor. Yapımcıları, yönetmeni, senaristleri ve oyuncuları bugüne kadar bu inancımızı hiç de boşa çıkarmadılar. Dizi adeta bir "fenomen" haline geldi. Ancak bazen "plağın takıldığına" tanık oluyorum. Örneğin; aile, gelinleri Ferhunde'nin tüm "hayati" hatalarını bir süre sonra affediyor ve hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ediyor. Ama öz kızları Necla'nın yaptığı bir tek hatayı affedemiyorlar. Bu "af" süreci uzadıkça, gözüme batan çapak büyüyor. Bir de Fikret ile Tahsin arasındaki yakınlaşma süreci çok ağır işliyor. Bir erkeğin, "sudan sebeplerle" gönül verdiği kadına bu kadar uzak kalması, aylar geçtikten sonra bile her gece yatağını yorganını başka odaya taşıması bana pek inandırıcı gelmiyor. Sanırım bütün bu "gecikmeler", dizinin doğal süresinden daha fazla uzatılmaya çalışılmasından kaynaklanıyor.