BARBAROS Şansal'ın ekran için son derece cazip bir yüz olduğunu düşünenlerdenim. Ancak ilk denemesi olan Toplu İğne'de ekrana paraşütle inmek yerine gülle gibi düşünce izleyici tarafından yadırganmıştı. Marjinalliğini azıcık törpüleyebilseydi, şimdi büyük kanallardan birinde en görkemli talk show programının sahibiydi. Modacı Yıldırım Mayruk'un "yamağı" olarak üne kavuşan Şansal'ı son olarak TurkMax'te Hülya Avşar'ın konuk sandalyesinde izledim. Müthiş şeyler söyledi. İşte onun ağzından birkaç not:
* "Çırağan Sarayı'ndaki bir davet için asla saks mavisi tuvalet dikmem. Çünkü sarayın halıları o renk... Bir de merdivenleri yüksektir. Dünya standardı 18 santimken, eski binaların merdivenleri 21 santimdir. Ben tuvaletin yırtmaç boyunu bile o basamağa göre ayarlarım." l"Metresler asla müşterimiz olamaz. (Bu cümlenin ardından Hülya Avşar "Nereden bileceksiniz ki metres olduğunu?" diye soruyor) Bilmez olur muyum? Alt tarafı 5 bin kişiler. Dışişleri Bakanlığı'nın da, plastik çanta üreticisinin de protokol listesi o 5 bin kişiden oluşur."
* "Birinin karısını elinden kapan mankenin bizim defilemizde işi olamaz. Çünkü ona giydireceğimiz bir elbiseyi, evli bir kadın asla alıp, giymek istemez."
* "Son defilemizde gelinliği, profesyonel mankenlere değil, 18 yaşındaki bir çalışanımıza giydirmiştik. Çünkü masumiyeti ancak o kız ifade edebilirdi."
* "Siera Leone'deki elmas madenlerinde çalışan çocuklara her gün müshil hapı veriyorlar ki, yuttukları cevheri midelerinde dışarıya çıkarmasınlar. Ve bu çocuklar bu haplar yüzünden 15 yaşında ölüyorlar. Biz de o pırlantaları sıfır KDV ile oramıza buramıza takıyoruz..." Bence Barbaros Şansal röportajı, Hülya'nın bugüne dek ekrana getirdiği en renkli programdı.