BUZDA Dans'ın ilk gününden itibaren Yasemin Hadivent'i büyük bir dikkatle izliyorum. Genç oyuncu son derece kibar, ölçülü, saygılı ve mütevazı bir duruş sergiliyor. Üstelik "Ben buraya eğlenmek için geldim" dese de, işini son derece ciddiye alıyor ve her hafta şovuna en iyi şekilde hazırlanıyor. Ancak izlediğim kadarıyla iki haftadır başta Sema Çelebi ve Olcayto Ahmet Tuğsuz olmak üzere bazı jüri üyeleri Yasemin'i hiç de hak etmediği bir üslupla eleştiriyorlar. Suçlama ise Yasemin'in yeterince "hırslı" olmaması ve "sahte" bir kibarlık takınması üzerinde yoğunlaşıyor. Olcayto Ahmet Tuğsuz, "Kendini bu yarışmanın en iyisi olarak görüyor musun?" diyor, Yasemin "Hayır" deyince, "O zaman hiçbir şey olamazsın" diye kestirip, atıyor. Son hafta Yasemin ile ilgili haksız eleştiriler had safhaya ulaşınca, genç oyuncu gözyaşlarına hakim olamadı. Oysa Yasemin o yarışmada ağlatılmayı hak edecek en son kişiydi. Sema Çelebi ise "Ne yapalım, hamama giren terler" dedi. Ama gelin görün ki, aynı kişiler iş elemeye gelince Yasemin'in kalması için oy verdiler. Ee? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Anladığım kadarıyla jürinin aradığı yetenek değil, polemik!.. Bu arada yanlış puan kodlamalarının tüm suçunun, jüri üyelerinin "yeteneksizliğine" bağlanması da ilginçti. Ekran başındakiler, "İki tuşa doğru basamayanlar, buz dansı yarışmacılarının performanslarını nasıl değerlendirebilir ki?" diye düşünmeden edemediler. Oysa yapılması gereken, jüri daha fazla küçük düşürülmeden, şifahen söyledikleri puanların geçerli sayılmasıydı. Bir hatırlatma da sevgili Behzat Uygur'a: Görüntü tekrarlarını sürekli olarak "ağır çekim" diye anons ediyor. Henüz, görüntüleri "ağır çekebilen" bir kamera icat edilmedi. Doğrusu "ağır gösterim" olacak. Tıpkı, programda görevli spor spikeri Barbaros Talı'nın söylediği gibi...