BU köşede yazdıklarımla ilgili olarak çok ender şikayet, düzeltme ya da serzeniş gelir. En büyük korkum, hak etmedikleri halde insanları kırmak, incitmektir. Bu nedenle hem yazarken kılı kırk yararım hem de söz ve savunma hakkına büyük saygı duyarım. Cumartesi günü Show TV'nin Genel Müdürü Saner Ayar aradı. "Yüksel Bey bugüne kadar bizimle ilgili yazdığınız en sert eleştiriler için bile sizi aramadım. Ama bugünkü yazınızda yer verdiğiniz bir ifade beni üzdü. Sadece bu konudaki hassasiyetimi bildirmek üzere arıyorum" dedi. Ayar'ın hassasiyet gösterdiği konu, Gürcistan - Türkiye maçı sırasında spiker Melih Gümüşbıçak'ın Yaralı Yürek dizisiyle ilgili gönülsüz anonslarını betimlerken "Sanki Genel Müdür Saner Ayar, başına tabanca dayamış gibiydi" dememdi. Aslında benimki tamamen bir benzetme, manzaranın garabetini anlatabilmek için yaptığım bir espriydi. Ama anladım ki, Ayar'ın bam teline basmışım. Zira Ayar, benim sektörde rastladığım en nazik, en duyarlı yöneticilerden biridir. Şirketindeki en yetkili kişi olmasına rağmen mesai arkadaşlarından en küçük bir isteğini bile nasıl nazik bir üslupla rica ettiğine çokça şahit olmuşluğum vardır. Tabii ki Ayar, spikerlerine silah zoruyla dizi anonsu yaptıracak değil. Benim bu benzetmeyi yapmamdaki amaç, çetin rekabet koşullarının bir spor müsabakasının yayınını bile ne denli çekilmez hale getirdiğine vurgu yapmaktı. Bu, bir düzeltme ya da gönül alma yazısı değil. Zaten sayın Ayar'ın da böyle bir talebi olmadı. Ben sadece istemeden de olsa Ayar'ı kırdığım için duyduğum üzüntüyü sizlerle paylaşmak istedim. Bu vesile ile Show TV bünyesinde çalışan değerli arkadaşlarıma da kıssadan hisse çıkarttım: Sektörde az görülen insani özelliklere ve medeni vasıflara sahip genel müdürünüzün kıymetini bilin.