İKİ ayrı dizi şu sıralar PKK ile savaşta. Biri; Star'da yayınlanan Köprü, diğeri Show TV'deki Kurtlar Vadisi Terör. Ama dizilerin iki kahramanı iki farklı yöntemle savaşıyor. Polat Alemdar henüz icraatlarına başlamadı ama görünen o ki, şehit analarının gözyaşına denk düşecek kadar kan akıtacak. Güneydoğu sorununu "en iyi bildiği yöntemle" yani "kelle uçurarak" çözmeye çalışacak. Tabii bu arada terörün asıl suçlularını, yani "dış mihrakları ve karanlık güçleri" de analarından doğduklarına pişman etmek için uğraşacak. Köprü dizisindeki Vali Yazıcı ise "Gidemediğimiz köy bizim değildir" sloganından hareketle, bölge insanının refahını arttırıp, orada yaşayanların sevgi ve saygısını kazanarak, top yekun bir mücadele ile terör odaklarına karşı savaş verilebileceğine inanıyor. Vali ilk hedef olarak Karasu'nun öte yanına ulaşmayı sağlayacak bir köprü projesini hayata geçirmeye çalışıyor. "Bakalım kimin yöntemi daha geçerli olacak?" diyemiyorum, zira Vali Yazıcı'nın hikâyesi, merhum Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu'nun gerçek yaşam öyküsünden ilham alınarak yazılmış. Vali Yazıcıoğlu, yel değirmenlerine karşı verdiği savaşta kısmen başarılı olmuştu. Ama ondan sonra, aynı politikaları izleyecek kimse çıkmayınca, bölge yine kaderine terk edilmiş, terörün kökü kazınamamıştı. Bakalım Polat'ın "şahin" politikası işe yarayacak mı? Muhtemelen yarayacak. Çünkü bu kez kalem bizim elimizde. Keşke Güneydoğu'da yıllardır izlediğimiz dramatik diziyi "bizim senaristler" yazıyor olsaydı...