ARTO, atv ekranlarında "Çarkıfelek" i çevirmeye başladı. Daha ilk programında "sivri" diliyle "fark" yarattı. Dakika bir, gol bir: "Benden önce bu programı sunan arkadaşlar vardı, rahmetli oldular!.." Herhalde bu sözler "Sevgili Emel Müftüoğlu ve Deniz Seki haftalar boyunca bu programı başarıyla sundular. Şimdi de bayrağı bana devrettiler" demenin "Arto'cası" olsa gerek! Arto'nun dilinden yarışma hostesleri Asuman Krause ve İlknur Soydaş'ın da çekeceği var gibi. Arto daha ilk programda, "iğnesini" Asuman'a batırıverdi: "Bu ara hangisiylesin? Küçük Emrah'la mı, Büyük Yaşar'la mı?" İlk programında "Ünlüler Çiftliği"nin finalistleri Ercan Akışık, Seren Serengil ve Hakan Ural'ı konuk eden Arto'yu izlerken, içimden "İyi ki yarışmayı Armağan Çağlayan'ın yerine o sunmamış. Yoksa üç gün içinde çiftliktekiler birbirleriyle kanlı bıçaklı olurlardı" dedim. Seren'e öyle bir soru sordu ki, yenilir, yutulur cinsten değildi: "Bazıları rönte mi yatmak istedi de siz yatağınıza cibinlik yaptırmak ihtiyacı duydunuz Seren Hanım?" Arto'nun atv ekranlarında "Çarkıfelek" programını sunması doğru mu, değil mi? Arto'nun "kendine has" esprileri, iki gün sonra başlayacak Ramazan'da "iftar öncesi" program kalıbına uyar mı? Şimdilik havada uçuşan bu soruların yanıtlarını zaman içinde hep birlikte izleyip, alacağız. Ama Arto'nun "Çarkıfelek"e bir "hareket" getirdiği muhakkak. Bakalım "bereket" de getirecek mi?