Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Marlon Brando'nun İstanbul kaçamağı

Geçtiğimiz günlerde yaşama veda eden Marlon Brando'nun 1967 yılındaki İstanbul ziyaretini çok az kimse anımsar

SARIYER'deki salaş bir balıkçı meyhanesinden az önce çıkan Amerikalı, siyahi bir dostunun kolunda, güçlükle yürüyebiliyor. Belli ki "Yeni Rakı" ile "Doluca" şarabı karışınca, iyice çarpılmış. Yanından gelip geçenlerin çok büyük bölümünün sadece sıradan bakışlar attığı bu adam, oysa ki "sıradan" sözcüğünün en az uyacağı insanlardan biri: Marlon Brando... Birçok otorite tarafından "gelmiş geçmiş en büyük aktör" olarak nitelenen Marlon Brando, 80 yıllık uzun ve sıra dışı yaşamını geçtiğimiz günlerde noktaladı. Gerisinde, rol aldığı filmlerdekinden çok daha "çevrilmeye" değer bir hayat ve hafızalarımıza kazınan dev bir isim bıraktı. Marlon Brando'nun filmleri ve yaşamı her yerde yazıldı, yazılacak. Biz size, onun başka hiçbir yerde bulamayacağınız bir öyküsünü anlatacağız. İstanbul'daki iki günlük aşk kaçamağını anımsatacağız... 1967'nin Şubat ayının sonları... Kahire'den gelen bir uçaktan sarışın, uzun boylu, yakışıklı bir erkekle, esmer tenli, çıtı pıtı bir genç kadın indi. Erkek, ünlü aktör Marlon Brando'dan başkası değildi. Brando, yanındaki genç kadını "özel sekreteri" Hester Angerson olarak tanıttı. Ancak ikili, Hilton Oteli kayıtlarına "Bay ve Bayan Brando" olarak yazıldı ve gündeliği bin 200 lira olan "Karadeniz Dairesi"ne yerleşti. Brando'nun İstanbul'a 5 günlük bir "dinlenme" gezisi için geldiği açıklandı. Ancak basının özellikle beraberindeki kadın konusuna gösterdiği ilgi nedeniyle ünlü aktör İstanbul'da sadece 50 saat kalabildi. İstanbul'un camilerini ve tarihi yerlerini çok merak ettiğini belirten Brando, gazetecilerin ilgisi nedeniyle odasından sadece üç kez çıktı. İlkinde 4 yıldır Rumelihisarı'nda bir yalıda yaşayan Amerikalı siyahi yazar dostu James Baldwin ile Sarıyer'deki bir balık lokantasına gitti. İkincisinde sevgilisini Londra'ya yolcu etti. Üçüncüsünde ise Karaçi'ye uçmak üzere havaalanına gitti. İstanbul'dan ayrılmadan önce, Hilton Oteli'nde kendisine Amerikan kahvesi ikram edilen Brando, bunu reddedip, Türk kahvesi istedi. Otelin o dönemdeki sembolü olan meşhur "kahveci güzeli" kendisine fal baktı. Anlatılanları sakin bir sekilde dinleyen dev aktör, sonrasında masadaki büyük çay fincanını eline aldı ve şöyle dedi: "Benim aşklarımı anlatmanız için aslında bu kadar büyük bir fincan gerek." İşte bu özel yazı, o acı kahvenin hatırınadır.

Atilla Gümüş'ün arşivinden "Gümüş Yıllar"


YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA